Onu mahveden güzelliğiydi; güzelliği ve o yana yakıla dilediği gençliği. Onlar olmasa hayatı lekesiz, tertemiz olabilirdi. Güzelliği bir maskeden, gençliğiyse gülünç bir taklitten, bir farstan ibaretti. Zaten en iyimser tanımlamayla bile gençlik dediğin neydi ki? Ham, olgunlaşmamış bir mevsim, sığ duyuların, hastalıklı fikirlerin hüküm sürdüğü bir zaman dilimi. Neden gençlik zırhına bürünmüştü ki? Gençlik onun başını yakmıştı.