Eser, Zweig'ı daha iyi tanımak için okunması gereken bir eser onu kendi ağzından okumak ayrı bir güzeldi. 20. yüzyılın başlarında bir Avrupalı adamın hayatını, zihninizde canladırmak onun anılarını paylaşmak, onun naifliğini, entelektüel birikimini hissetmek eseri benim için önemli kıldı. Tarihsel açıdan baktığımızda ise Dünya savaşlarını bir Avrupalının bakış açısından incelemek o zaman ki toplum yapısını ve davranışlarını görmek, o zamanlarda dünya'da pasaport ve parmak izi olmayışı, ABD ve Hindistan, Afrika seyahatleri ve Avrupa ülkeleri yakından tanıtması, 1.Dünya savaşının başlamasında etkili gösterilen Franz Ferdinand'ın ölümü ve Avusturyalı bir yazar ve vatandaştan o dönem ki Avusturya halkının durumu hissetmek önemliydi. Dönemin en iyi yazarları ve bilim adamlarıyla tanışması( James Joyce ve Freud) gibi böyle bir adamın hayatının çok ucuz olduğunu yaşamın ne kadar anlamsız olduğunu görmek ve hissetmek önemliydi benim için.
Dünün DünyasıStefan Zweig · Can Yayınları · 20192,105 okunma
Toplum bilimsel açıdan bakıldığında, rönesanslar birden fazlaydı ve ne "kapitalizme" ne de Batı'ya özgüydüler. Avrupa ne bir başınaydı ne de kültürel bir adaydı.
İtalyan Rönesans'ı sanat ve özellikle bilime seküler bir yaklaşım olasılığı tesis edilmesi ve kurumsallaşması bakımından dünyayı değiştirmesine yardımcı oldu.
Eser, Bismarck'ın biyografisi içeren ancak çok kapsamlı ve mümkün olduğunca yazar objektif anlatmaya çalışmış. Giriş kısmında genel bir değerlendirme yapmış ve Bismarck'ın ailesinden başlayıp genel hayatı ve yazdıklarıyla ile ilgili belgeler bugün ki Almanya'nın nasıl başlangıçta var olduğuna içsel çatışmaları ve marjinal karakterini dönemin Prusya devletini ve toplum bakış açısını anlamak, Demir Şanşölye'nin, makyavelist ve güç zehirlenmesi yaşadığı siyaseti, Kral ile çatışmaları ve her şeye rağmen idealleri uğruna ilerleyen bir adam.. Yakın dönem Alman tarihi ve Avrupa Tarihi açısından çok önemli bir tarihi şahsiyet, elbet bilgi edinilmesi gerekir.
BismarckJonathan Steinberg · İş Bankası Kültür Yayınları · 201549 okunma
Gençlik yıllarında aklımı dolduran sorular kimi zaman kafamın içinde silikleşti; kimi zaman da yeniden belleğime baskın vermek istediler.Fakat bulabildiğim karşılıklar hemen hemen hep aynıydı. Orada ya da burada bulunmak insana sınırları olmayan sonsuz bir genişlikle olanaklar sunuyormuş gibiydi; öte yandansa başınızı biraz çevirip baktığınızda duvarlarla çevrili dar bir alanda dönüp durduğunuzu görüyordunuz:
Kendi hapishanenizdeydiniz.
Böylece yıllar geçti. Her şey hemen hemen aynı kaldı.
Mutluluk zor zanaat, özellikle de başkalarının mutluluğu söz konusu olunca.İnsan eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmamışsa,mutluluk, gerçekten çok daha zor bir uğraş.