Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
152 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yeni kitap yorumu ile herkese 'Selamlar' #judithhermann dan #yuva adlı kitabını okudum.İlk kez okuduğum bir yazardı.Anlatım güzeldi ama ben hikayeyi çok etkileyici bulmadım. Kısaca konusundan bahsedecek olursam ,kızının evden ayrılmasından sonra evini ve eşini bırakarak yeni bir hayat kurmak isteyen orta yaşlı bir kadının hikayesi.Kitap Almanya'da geçiyor.Anlatıcı kadın Berlin'de yaşarken Kuzey Deniz kıyısına taşınıyor.Orada abisi ile barda çalışıyor.Buradaki hayatı ve geçmişi üzerine bir hikaye bekliyor sizi. Biraz durgun bir hikayeydi biraz değişik biraz sıradan yani beni çok içine çekmedi.Ama kısa ve öz bir kitaptı ve okudum,bitti.
Yuva
YuvaJudith Hermann · Sia Yayınları · 2023361 okunma
Reklam
504 syf.
9/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
"İnsanlara dikkat et Zeus, demişti. Onlar yeryüzünün en güvenilmez mahluklarıdır." . . Avrupa'nın kalbi Berlin'den Ege'nin incisi İzmir'e uzanan bu hikaye, bir zeytin ağacı kadar güçlü kök salmış Ahmet Ümit'in kaleminde. Bu sıkı kökler Pergamonlu bir ailenin soy ağacına da sarılmış, onları baş kahramanı yapmış bu mizansenin. Ve ortaya bu muhteşem yapıt çıkıvermiş. Kitap, bir polisiye romanından çok daha fazlası. Ana temanın etrafında budaklanan yan konular sere serpile okurun önüne titizlikle sunuluyor. Almanya'daki göçmen karşıtlığı özelinden genele gidilerek faşizm ve özgürlük gibi zıt kavramlar çarpıştırılıyor satır aralarında. Esas kısımda ise kendimizi mitoloji rüzgârının esintisine bırakıyoruz. Yer yer hikayeye müdahil olan Zeus'tan dinliyoruz kendi köklerinin hikayesini. Belki de ona en zararı dokunan 'hilkat garibeleri' mahluklar olarak azametini hissediyor, boynumuz bükük okuyoruz baştanrının yakınmalarını. Tüm bunları yaparken ise yüzümüzde en ufak bir utanç belirtisi yok. Başkomiser Yıldız Karasu'nun peşine takılıp harika bir tragedyanın kollarına atıyoruz kendimizi. Ustalıkla kurgulanmış, ilmek ilmek işlenmiş bu kitabı okurken sürekli Ahmet Ümit'in ne kadar iyi olduğunu düşündüm durdum. Olayları birleştirmedeki yeteneği, biçemi olsun gerçekten bir ustadır benim gözümde. Kayıp Tanrılar Ülkesi her yönüyle muazzam bir eser.
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320,3bin okunma
Bu sırada Kızıl Ordu, Doğu Av rupa'yı aşarak Almanya'ya geli­ yordu. 25 Ocak 1945'te Lordlar Kamarası'nda konuşan Lord Ad­ dison diyordu ki: "Rusların ne kadar ilerleyeceği görülmeyi bekliyor. Çok geçmeden kısmen erzak sağlamanın zorluklarından dola­ yı kısmen de bir yerde toplanılması sebebiyle, Ruslar şimdi
504 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Zeus 'a Neden Sahip Çıkamadık?
Ahmet Ümit okumaya Beyoğlunun En Güzel Abisi ile başlamıştım. Kitapta, İstanbul'da ranta giden güzide yerleri, toplumdan dışlanan kalbi güzel insanları, gezi parkını, hayat kadınlarının zorlu yaşamlarını, Beyoğlu ve Tarlabaşı'nın heyacanlı hayatını en derinden hissedip, kitabı bitirdiğimde ve İstanbul' da yaşamama rağmen "Bir
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320,3bin okunma
🧜‍♀️ BİR KIZ KULESİ ÖYKÜSÜ 🧜‍♀️ 1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır. Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur. Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile. Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nâzım Hikmet! Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikâyenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikâyeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı....
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Reklam
1. Dünya Savaşı'nda ilk çöken imparatorluk Rus İmparatorluğu'dur. Rusya savaşa Sırbistan'ın savunması için girmişti. Ancak pek çok Rus devlet adamının iştahını kabartan bir başka hedef daha vardı: İstanbul ve Çanakkale boğazlarını elinde bulundurmak. Boğazların kontrolüne sahip olmak, Karadeniz'e giriş ve çıkışları kontrol etmek demekti. Böyle bir kontrol Rusya için stratejik ve ekonomik açıdan çok büyük önem taşıyordu. Örneğin Rus-Japon Savaşı'nda (1904-1905) Boğazların Rus savaş gemilerine kapanması, Karadeniz donanmasını işlevsiz hale getirmişti. Kasım 1913'te Çarlık hükümeti, "Avrupa'da büyük bir savaş çıkması halinde" Rusya'nın İstanbul'u ve Boğazları almaya hazır olması gerektiği sonucuna varan bir gizli raporun bulgularını kabul etmişti. Ancak bunun uygulanmasını zorlaştıran iki neden vardı: Londra, Rusya'nun İstanbul ve Boğazlar'a yönelik girişimlerine kesin bir kararlılıkla karşı duruyordu. İkinci neden ise karşısında Almanya ve Avusturya orduları bulunduğu sürece Rusya'nın İstanbul'un üzerine karadan yürümesi mümkün değildi. Rus ordularının Genel Karargâhı'ndaki (Stavka) üst düzey görevliler, bu görevin başarılabilir bir görev olduğuna da pek inanmıyorlardı. Boğazlara hâkim olmak için Anadolu'nun bir bölümünün kontrol altına alınması zorunluydu. Çar Nikolay Nikolayeviç de Boğazlara yönelik harekâtı Viyana ve Berlin'i yenmekten uzaklaştıran zararlı bir harekât olarak görüyordu. Rusya ne Boğazları alabilir, ne de ellerinde tutabilirdi. Şubat 1917'de gerçekleştirilen ihtilal ile çarlık rejimine son verilmiştir.
Sayfa 183 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Almanya, Akdeniz Filosu'nun Goeben ve Breslau savaş gemileriyle Osmanlı donanmasını destekleme kararı aldı. Gemilerin İstanbul'a gelmesi uygun görüldü. Ancak bu görüşmeleri yürüten ve gemileri İstanbul'a davet eden Enver Paşa, bu konuda kimseye danışmamış ve bilgi vermemişti. Osmanlı hükümeti durumu öğrenince, gemilerin gelişini önlemek üzere Berlin'i uyardı. Hükümetin çoğunluğu savaşa girmeye hevesli değildi. Ancak, gemiler Ege'ye doğru ilerliyordu. Aynı gün Sadrazam Said Halim Paşa iki geminin durumunu Alman Büyükelçisi ile görüştü. Gemilerin Çanakkale Boğazı'ndan geçişine müsaade edilecekti. Osmanlı Devleti'nin tarafsızlığını koruyabilmesi için en uygun hareket tarzı da Türk sularındaki Goeben ve Breslau gemilerinin satın alınmış gibi görünmesiydi. Almanya 10 Ağustos'ta bu teklifi reddetti. Osmanlı İmparatorluğu'nun hemen savaşa girmesini istedi. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti bir bildiri yayımlayarak iki Alman kruvazörünün 80 milyon marka satın alındığını açıkladı. 16 Ağustos'ta yapılan bir törenle Bahriye Nazırı Cemal Paşa gemileri resmen Osmanlı donanmasına kabul etti. Alman amirali Souchon, Osmanlıların Karadeniz Filosu Komutanlığı'na getirildi. Tayfalarına ise Osmanlı üniformaları giydirildi, Sultan'ın donanmasına yazdırıldı. Osmanlı hükümeti savaşa girmek istemiyordu. Ancak bir taraftan da Rusya'nın yayılmacılığından endişe duyuyorlardı. İtilaf Devletleri savaşı kazanırsa, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesine rıza gösterebilirlerdi. Almanya'nın kazanması halinde ise böyle bir bölünme gerçekleşmeyebilirdi.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Enver Paşa 22 Temmuz'da Almanya ile bir ittifak antlaşması yapmak istediklerini, Alman Büyükelçisi'ne bildirmişti. Kayzer II. Wilhelm 24 Temmuz'da Wangenheim'a olumsuz düşüncesini bir tarafa bırakarak, ittifak antlaşmasının görüşülmeye başlanmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu ittifak taslağını 28 Temmuz'da Berlin'e göndermişti. İstanbul'da ittifak antlaşması üzerine görüşmeler 1 Ağustos günü de devam etti. İşin ilginç noktası Almanya o gün, Rusya'ya savaş ilan etmişti. Gerçekte Sadrazam Said Halim Paşa ve birçok kimse de savaşa girmek istemiyordu. Savaşa sürüklenmeyeceklerini umuyorlardı. Asıl istediklerini ise antlaşmanın 4. maddesi ile elde etmişlerdi. Madde şöyle idi: "Almanya, Osmanlı topraklarını, tehdit edildiği takdirde gerekirse silahla savunma yükümlülüğünü almıştır." 2 Ağustos'ta antlaşma imzalandı. Almanya 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan edince, 5 Ağustos'ta da İngiltere Almanya'ya savaş ilan etti. Böylece 1. Dünya Savaşı başlamış oldu.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
11 Haziran 1913'te Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi ve yerine Said Halim Paşa'nın sadrazam olmasıyla, İttihat ve Terakki tam iktidarı ele geçirmişti. Hükümetin en güçlü iki ismi Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile Harbiye Nazırı Enver Paşa idi. Diğer iki kişi ise Bahriye Nazırı Cemal Paşa ile Maliye Nazırı Cavid Bey'di. İttihat ve Terakkiciler, büyük güçlerden birisi Osmanlı İmparatorluğu'nun koruyucusu olmadıkça imparatorluğun ayakta kalabileceğine inanmıyorlardı. Tehdit olarak gördükleri iki ülke ise Rusya ve İtalya idi. İşin ilginç yönü, önde görülen kişiler Osmanlı İmparatorluğu'nun koruyucusu rolü için farklı ülkeleri düşünüyorlardı. Enver Paşa Almanya, Cemal Paşa Fransa yanlısıydı. Maliye Nazırı Cavid İngiltere'ye 1911 yılında yanaşmıştı. Talat Paşa da umutsuzca Ruslara başvurmuştu. Talat Paşa bu konuyu Rus Dışişleri Bakanı'na açmış ve bir yanıt alamamıştı. Maliye Nazırı Cavid Bey Churchill'e başvurmuştu. Churchill olumlu görünse de, cevap Osmanlı İmparatorluğu'na verilecek bir güvence veya ittifakın İngiltere'nin tarafsızlık politikasına zarar vereceği şeklinde olmuştu. Cemal Paşa Fransa'ya davet edilmişti. O da konuyu ilgililere açmış, Türkiye'yle ittifakın İtilaf Devletleri'nin onayına bağlı olduğu cevabını almıştı. Sonunda, İTC liderleri Berlin'de ataşemiliterlik yapmış olan Enver Paşa'nın Almanya'ya yaklaşma teklifini kabule karar verdi. Bu karar 18 Temmuz'da Talat, Enver, Said Halim Paşa ve Mebusan Meclisi Başkanı Halil Bey tarafından gizlice alınmıştı.
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Diriliş, ancak esaslı bir yıkımdan sonra gelir...
~~~insan bir şeyleri istemesiyle varlık gösterir~~~
Jenny Erpenbeck
Jenny Erpenbeck
in en son romanı Kairos, 2024 Booker kısa listede olan bizde listedeki tek çevrili kitap olması dolayısıyla yazarı okumak istedim yoksa aklımda olan bi yazar değildi asla :) iyiki listede adı geçmiş ve ben yazara bi şans vermişim, akıcı üslubuyla severek okudum. Hatta diğer kitaplarını
Kairos
KairosJenny Erpenbeck · Can Yayınları · 202372 okunma
Avusturya Anadolu'daki bu koloni arayışını Almanya'yla eşgüdüm içinde yürütmediği için, daha kısa süre önce Almanya'yla İtalya'nın Alanya'nın batısının İtalyan nüfuz sahası olarak belirlenmesi üzerinde anlaşmış olduklarını bilmemektedir. Bu durum ortaya çıkınca, Avusturya Büyükelçisi Berlin'de dışişleri genel sekreterine yakınacaktır: Evet, bugün için limanlardan, demiryollarında bahsediyoruz; fakat herkes bunların modern fetih metotları olduğunu biliyor. Karşılığında bir şey almadan İtalya'nın Anadolu'da büyük bir toprak parçasının üzerine konmasına izin veremeyiz. Böyle bir gelişme, Akdeniz'deki dengelerin aleyhimize değişmesi demektir ki, buna da seyirci kalamayız.
Sayfa 241
Ağustos 1961 gecesi, benim de Almanya'da yaşadım tarihte, Doğu Almanya rejimi ansızın Doğu Berlin U-Bahn istasyonlarını kapattı ve Doğu ile Batı Berlin arasına bir duvar ördü.
Sayfa 241 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Adolf Hitler
Hitler ender bir insandı. Biyograflar ve tarihçiler hiç empati kapasitesi olmadığını düşünüyorlar, belki de bunun sebebi soğuk ve şiddet içeren bir çocukluktu. Kötü bir eğitim almış, tembel, fiziksel olarak çirkin olsa da dinleyicilerini kendine hayran bırakmış, karanlık bakışıyla karşı karşıya kalanları hipotezi etmiş ve bir ulusu dalkavukluğun
Sayfa 490 - Yakamoz KitapKitabı okudu
198 syf.
·
Puan vermedi
Çocuklar Oyun İle Büyür!!
Kurgu değil gerçekten yaşanmış ve günümüzde hala (özellikle müslüman ülkelere) uygulanan bir durumdan bahseder. Kitabın kahramanı Bruno dokuz yaşlarda bir çocuktur. Babası asker olması sebebiyle Almanya'dan taşınarak kendisinin bilmediği ve ailesinin de ona anlatmadığı bir Yahudi kampının bulunduğu bir eve taşınırlar. Taşındıkları bu ev her
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202138,9bin okunma
1.462 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.