"Ben, bir genç kız için daha büyük bahtsızlıklar da biliyorum. Sevdiği bir nişanlının ölümünü gören genç kızlar zannettiğin kadar acınacak insanlar değillerdir. Bir büyük tesellileri vardır onların... Aradan aylar, yıllar geçtikten sonra, bir gece yabancı bir memleketin karanlık ve soğuk bir odasında yalnız kaldıkları vakit o nişanlının çehresini göz önüne getirmek imkanına maliktirler; "Bu zavallı gözlerin son bakışı benimdi!" demek hakkına maliktirler. Bu hayalin yüzünü kalplerinin dudağıyle... Halbuki, ben bu haktan mahrumum Kristiyan!.."
Biz salıncağın yanında yalnız kaldık
Kâmran gülerek:
-Ne bekliyorsun Feride, dedi, korkuyor musun?
Bu sefer yüzüne bakmağa cesaret edemiyerek:
-Ne münasebet,dedim ve salıncağa atladım.
İpler gıcırdadı, salıncak yavaş yavaş hareket etti.
...
Gitgide süratimiz artmağa, gürgen, gittikçe çoğalan yaprak hışırtılarıyle sarsılmağa başladı.
İkimiz de dişlerimizi sıkıyor, bir kelime bize kuvvet zayi ettirecekmiş gibi susuyorduk.
...
Kuvvetle dizlerimi bükerek salıncağa çılgın bir sürat verdim. Şimdi, her gidiş ve gelişte başımız yaprakların içine dalıp çıkıyor, saçlarımız birbirine karışıyordu.