Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berraoz

Berraoz
@berraozt
"Bayım" dedi. "Bir idam mahkumunun odasında böyle bağıra bağıra konuşmak doğru değil." Mimar odadan çıktı, bense orada ölçtüğü taşlar gibi kaldım.
Reklam
Kelimeye bağlı görüntü de iğrenç, muğlak, belirsiz ve dahası uğursuz. Her bir harf sanki makinenin bir parçası. Bu korkunç aleti beynimde hiç durmadan inşa edip sonra yıkıyorum.
O gün bir suçlu idam edilecekti ve adamlar makineyi kuruyordu. Daha fazla dayanamadığım için kafamı çevirdim. Arabadaki bir kadın çocuğuna "Bak! Bıçak iyi kaymıyor. Mumla kirişi yağlayacaklar." dedi. Şu anda muhtemelen aynı şeyi yapıyorlar. Saat on biri vurdu. Kirişi yağladıklarından eminim. Ah, bu sefer, zavallı adam başını öte tarafa çeviremeyeceksin!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Biondetta," dedim bir gün bahçemde beraber yürüyüş yaparken, "bana onur veren düşkünlüğünüz bizi kader ortağı yaptığında, sıradan insanların asla erişemeyeceği bilgileri bana öğreteceğinizi vadetmiştiniz. İlgi alakanıza nail olamayacak kadar değersiz mi görünüyorum artık gözünüze; o tatlı ve ulvi aşkınız, karşısındakini yüceltmeye tenezzül etmiyor mu yoksa? "
Sayfa 41 - Önceki alıntılarımdan biriyle olan benzerliği sizi şaşırtabilir. Farklı kitaplar farklı yazarlar olsalar bile aynı etkiyi verdiklerini söyleyebilirim. İpucunu Tsuneko'nun yanında buldum...
"Erkek, toprak ile suyun karışımıydı. O halde niçin kadın da çiyden, dumandan, ışık huzmesinden, gökkuşağından geriye kalmış parçacıklardan oluşmuş olmasındı ki? Neyin mümkün olup olmadığını kim bilebilirdi?"
Sayfa 40 - Don Alvaro
Reklam
"Acaba insanlar şükran duyduklarında niye ağlarlar?" dedi, mendilini cebine sokarak. "Kim bilir? Ama ağlıyoruz işte!" Geçmişte okuduklarının tortuları arasından bir anı kabarcığı fırladı yüzeye. "Şükran duygusu cennetin ta kendisidir," diye aktardı. "Deli saçması! Ama şimdi anlıyorum ki, Blacke açık bir gerçeği dile getirmiş. Gerçekten de cennetin ta kendisiymiş.
Sayfa 349
"Johann Sebastian Bach", dediğini duydu kadının. "Suskunluğa en yakın müzik ve özenle düzenlenmiş olmasına karşın salt, yüzde yüz ruha en yakın müzik. "
Sayfa 329 - Dinleyelim o zaman..
Çünkü, makinenin yüksekliği, ona doğru ilerleyen insanın boyu ile birdi. İnsan ona doğru sanki bir tanıdığı karşılamaya gider gibi ilerlerdi.
Yaz göklerinde uzanıp giden o bildik yollar insanı günahsız uykulara da zindanlara da götürebiliyormuş demek.
Gibbon tarihi böyle tanımlamıştı, değil mi? İnsanoğlunun suçlarının, çılgınlıklarının ve acılarının kayda geçilişi.
Reklam
'' Her şey her şeye karşı olabildiğince kayıtsız, el ele vermiş çalışır uyuşmazlık içinde, bir Erdem için iyilik ötesi, bir Varlık için geçiciliğinde daha sürekli, solup giderken daha ölümsüz cennetteki Tanrı'dan bile. "
"Bu adamlar beni itip kakacaklarını sanıyorlar," dedi, iç sıkıcı, sıradan metni okumayı sürdürerek. "Aynı babama yaptıkları gibi. Ama yanılıyorlar." Burun kıvırarak güzel, iğrenç başını salladı. "Çok yanılıyorlar."
Sayfa 54 - Murugan
"Eğer öz varlığımın bilincine varabilseydim, kendime yakıştırdığım kişiliğin gereklerine göre davranmayı bir yana bırakır ve böylece öz varlığımı bulurdum.
Sayfa 47 - "Büyük Raca'nın Gerçeklerin Gerçekliği ve Gerçekler Konusunda Akılcılıkla Neler Yapılabileceği Üzerine Notlar adlı yapıtından.
'' Kendiliğinden süzülüvermek. Hiç çaba göstermeden. Yalnızca kendimi bırakarak, akıntının beni taşımasına izin vererek, bu karşı durulmaz, uyuyan yaşam ırmağından beni de götürmesini dileyerek- ve onun varacağı yerin benim varmak istediğim, varmam gereken yer olduğunu aklımdan çıkarmadan: daha üstün bir yaşama, gönül erincine doğru. Uyuyan ırmağın üstünde, karşı durulmazcasına barışıklığın, uzlaşmanın bütünlüğüne. "
Sayfa 41 - Susila
"İnsanın vicdanı rahat olmayınca kolayca kaygıya kapılır."
Sayfa 136 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ertesi gün, gündüz yıldızı, halkın büyük sabırsızlığına karşın, epey geç doğdu. Böylesi bir bayramı aydınlatacak bir Güneş için oldukça tembeldi doğrusu.
Sayfa 137
Reklam
MACBETH Tamam o zaman, kararımı verdim. Tüm varlığımı bu korkunç işe adıyorum artık. Hadi şimdi gidelim, içimizdekini kimse görmesin; Hain yüreğin bildiğini, hain surat gizlesin.
Sayfa 45
Özetleyerek... Lady Macbeth, Cawdor Beyi'nin(Macbeth) cinayetten caymak istemesini şuna benzetir: —Kedi, balığa bayılır ama ayaklarını ıslatamaz.
Sayfa 43 - Remzi Kitabevi
Gözlerimi açtığımda yanımda Tsuneko'yu otururken buldum. Marangoz dükkanının üst katındaki odasındaydık. "Para bitince herkes bırakıp gider dediğinde şaka sanmıştım ama ciddiydin, değil mi? Gelmedin hiç. Defteri de tam kapatamadın gerçi, değil mi? Ben ikimize yetecek kadar para kazansam da olmaz mı? İşe yaramaz mı?
Sayfa 56
Atatürk'e Ali Fuat Paşa'dan şifreli bir telgraf gelir. Telgraf, adını saklayan birinin Amasya'ya geleceğini bildirir. Sonradan anlaşılır ki bu kişi Rauf Beydir. Bunun üzerine Atatürk kitabına şu sözü ekler. -Çok güzel ama, adını saklamak şeklinde beni üzmenin anlamı var mıydı?
Sayfa 25
Bayan Elm gülümsedi. "Sana bir şiir okuyabilirim. Kütüphaneciler şiiri sever," Sonra Robert Frost'tan alıntı yaptı. "Bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben - /Ben gittim az geçilmişinden, / ve bütün farkı yaratan bu oldu işte...
Sayfa 191 - domingo yayınları
"Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var." dedi. "Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansı sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün... Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın? "