Roma Gelenek ve Erdemlerine Göre Felsefi Bir Diyalog: Dostluk Üzerine
"İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri sevmesin."
-Cicero
1. Giriş:
Bu inceleme, yalnızca kitaba dair değildir. Yazarın hayatına, yaşadığı döneme, siyasi ve felsefi görüşlerine ve eserlerine ek olarak, kitaptaki konuşmacalara dair bilgilerin de yer aldığı kapsamlı bir yazı olması amaçlanmıştır. Zaman ayırıp
Çok önemli bir hastalık, büyük bir felaket yaşamış ya da yaşıyor olmalıydım. Ben biliyordum hastalığımı. Adı bile vardı. .....
Yaşama hastalığı... Bir çeşit alerji. Oksijene.
Okunacak Kitap Önerisi...
Sevgili Dostum Prof. Dr. Erkan Göksu'yu Selçuklu Devleti üzerine yaptığı çalışmalar ile tanıyoruz. Belki çağımızın bu konudaki en yetkin tarihçisidir. Ama ben size edebî yönünü anlatacağım. Yazdığı "Hüzün Melikesi" adlı romanla en az tarihçiliği kadar mahir edebiyatı ile gönlümüzdeki yerinden de fazlasını hak ediyor.
Roman Türkiye Selçuklu Devleti'nin yıkılışını anlatıyor. Girişi bile çarpıcı, sahipkıran ne demek bilen varsa anlıyor "felaket tufanı"nı. Bir adil tarafından yönetilen devletin, bir hain tarafından yönetilince mamur devletten köle devletine dönüşünün hikayesi. Kendi küçük, hırsları büyük insanların, zulmü arşa ulaşınca olacakların hikayesi. Sübaşı Sinaneddin ile Selçuklu Melikesi Hond Hatun'un "Çifte Minareli Medrese" ile özdeşleşen derin aşkının hikayesi.
Hikayenin öncesinden sonrasından onlarca şiir, türkü, ağıt, roman bu aşka selam gönderiyor. Kimleri görmüyoruz ki; Niyazi Gençosmanoğlu, Hüseyin Nihal Atsız, Dede Korkut, Nesimi, Saçlızade Hacı Vehbi, Yaşar Kemal, Yunus Emre, Aşık Şenlik, Aşık Reyhani, yörenin sahibi unutulmuş türküleri ve belki benim farkedemediğim onlarcası…
Roman bir dönemi tarihçinin gerçekçiliği ile anlatırken ihaneti, isyanı, acıyı, savaşı ve daha önemlisi aşkı, insanın nefes alışı kadar doğal ve fakat kalp çarpıntısı gibi heyecanlı anlatmayı başarıyor.
Tanrım Erkan Göksu'ya güç versin...
Hüzün MelikesiErkan Göksu · Kronik Kitap · 2021153 okunma
"Dijital çağı başlatmak isteyenler de tam bunu istiyorlar ya işte. Insana daha fazla konfor, daha büyük imkânlar, daha verimli bir hayat! Bir an için dünyadan dijital ağları çekip aldığınızı düşünsenize! Borsalar çökmüş, hukuk yoldan sapmış, bankacılık ve sigorta tükenmiş, trafik aksamış, aletler bozulmuş. Büyük felaket... Kaos.
"Bence de. Dijital imkânlar için Allah'a şükretmemiz gerekir. Diyarbakır'da bir hastanın, İstanbul'daki doktor tarafından uzaktan cihazlara bağlanıp başarıyla ameliyat edilmesine şükretmemek olur mu hiç? Lâkin evladım, benim dikkat çekmek istediğim husus, kalbin görmezden gelinmesiyle borsayı çökertecek bir el, kalbi değersiz sayarak hukuk sistemini devre dışı bırakacak bir irade, kalbin erdemlerinden uzakta sigorta ve bankacılığı manipüle edecek bir hacker'in yapabileceği yapay zekâ veya siber uygulamalaradır. Ben aklın ilermesine değil, kontrolsüz ilerlemesine karşıyım. U mezürdeki dengenin bozulmasına karşıyım."
Körleşme, Elias Canetti'nin tek romanı.
Sadece bu romanıyla dünya edebiyatında saygıdeğer bir yer kazanmış. İsmi sebebiyle içerik olarak Saramago'nun Körlük'üne benzer bir kitapla karşılaşacağımı düşünüyorken hiç de öyle olmadı.
Bu kitap yaşayan en büyük Sinolog olarak anılan Prof.Dr.Peter Kien'in körlüğünü anlatıyor.
Dr.Kien
Lütfiye Hanımın ölümü felaket zincirinin ilk halkasını
oluşturdu. Hüseyin Bey korkunç bir kriz geçirip hastaneye
kaldırıldı. Haftalarca ateşler içinde kıvrandıktan sonra
kendine gelir gelmez ilk iş banyoya gidip bileklerini kesti.
Akıl hastanesine yatırıldı. Çıktıktan sonra kendini tekrar
musikiye verdi. Dünyanın en hüzünlü