Güney'de durum çok farklıdır. Orada, karşılaştığınız her adam savaşta bulunmuştur ve her bayan da savaş görmüştür. Savaş, sohbetlerin büyük ve başlıca konusudur. Buna duyulan ilgi canlı ve sabittir; öteki konulara duyulan ilgi, gelip geçicidir. Savaş sözünün edilişi, uyuşuk uyuşuk duran bir grubu uyandıracak ve başka bir konuda işlemeyecek olan dillerini akıcı kılar. Güney'de savaş, başka yerlerde M.S. olandır; tarihi savaştan sonraya göre ölçerler. Bütün gün boyu savaştan beri olmuş şeylerin “sıralanış”ını işitirsiniz; veya savaş sırasında; veya savaştan önce; veya savaştan hemen sonra; veya iki yıl veya beş yıl veya on yıl savaş öncesinde veya savaş sonrasında. Bu felaket olgunun her bireyi ne kadar yakından ziyaret ettiğini gösterir. Bunun ne kadar engin ve kapsamlı bir felaket olduğunun daha iyi bir fikrini verir deneyimsiz bir yabancıya — şömine yanında oturup kitapları okumakla edinebileceği fikirden.