Hacı Bayram-ı Velî'nin halifelerinden Göynüklü Akşemseddin'le cezbeye ve Melamet neşesine sahip olan Bursalı Bıçakçı Ömer Dede arasında ciddi bir meşrep farklılığı varmış. Hacı Bayram bu yüzden onların arasını ateşten başka hiçbir şeyin temyiz edemeyeceğini söylermiş. iki halife şeyhlerinin ölümünden sonra Göynükte postu serip irşada başlamışlar; ancak bütün müritler Aksemseddin'e bağlanmıs. Müritsiz kalan Bıçakçı Ömer Dede, rakibinin meclislerinde bir köşede oturur, fakat zikre katılmazmıs.
Bu durumdan rahatsız olan Akşemseddin, öfkesini, "Zikre mülazemetin lazımdır , yoksa senden şeyhin tacını alırız!" diye ifade edince, Ömer Dede, "Madem öyle, yarın bizim eve gelin, size hırka ve tacı teslim ederiz!" demiş. Ertesi gün evinin avlusunda büyük bir ateş yaktıran Bıçakçı, cuma namazından çıkıp gelen Akşemseddin ve müritlerinin gözü önünde hırka ve tacıyla ateşe dalıvermis. Bir müddet sonra sapasağlam dışarı çıkmıs; yanan sadece hırka ve taçmış. O günden sonra Bıçakçl'nın yolunu tutan Melâmîler ne hırka giymişler, ne taç.