Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir çiçeğin bitmesi için tohum gerekli. Bizim pis içimize, böyle bir tohumu kim koydu? Bu tohum niçin iyilik ve namusla beslenip çiçek açmasın? Ve kanla pislik istesin?"
Evvelâ, zatıyle de evliyadan olduğu zannı beslenen Hoca hakkında, onun ilk oluş hesabını veren rivayeti kaydedelim: Nasreddin Hoca, çocukluğunda birkaç arkadaşıyle beraber evliyadan bir zatın talebesidir. Hocalarına bir tepsi baklava hediye ediliyor ve çocuklar hocalarının bulunmadığı bir ânı fırsat bilerek baklavayı yiyorlar. Hoca gelip de tepsinin bomboş olduğunu görünce talebelerinden herbirine neler yaptığını soruyor. Kimi "raftan indirdim", kimi "kestim", kimi "dağıttım" veya "kaşıkladım" gibi cevaplar veriyor. Sıra Nasreddin'e gelince, cevabı: -Ben bir şeye karışmadım; sadece uzaktan güldüm! Oluyor. O zaman, talebelerinden herbirinin baklava mevzuundaki fiiline göre dua eden Hoca, Nasreddin hakkında da şu dilekte bulunuyor: -Sana da dünya âlem gülsün. Ve işte Nasreddin Hoca, böylece, bir velî duası neticesinde yetişiyor.
Reklam
Kalbim ağırlaşıyordu ve üzüntüm kumaşa yayılan bir yağ lekesi gibi usulca büyüyor, hüznümle beslenen dünyayı karanlığa boğuyordu.
Kara Yazı
Kar ayazı kar ayazı, Yaktı beni kar ayazı. Gurbet ele sürdü beni Alnımdaki karayazı. x Dağları görmüyor gözüm, Taş kesilmiş sanki yüzüm, Hilaf değil gerçek sözüm,
Aklını merhametine kurban etmeyeceksin. Eğer aklını merhametine kurban edersen bu hayatta sürekli manipülatif eylemlere maruz kalırsın. Çevren kendi isteklerini sana yaptırmak isteyen insanlarla dolmaya başlar. Ve bir bakarsın ki çevren sürekli mağdur edebiyatı yapan, bağımlı karakterli, dramla beslenen insanlarla dolar.
“Cinsel arzular ve haz insanı köleye çevirir! Ayaktakımındakiler, hayatlarını şehvet yalağından beslenen domuzlar gibi geçirir.”
Reklam
William Wordsworth, "The World Is Too Much with Us (Dünya Çok Fazla Bize )" sonesinde şöy­le hayıflanır: "Doğada bize ait olan şey ne az". Bu yüzden de yitirilen bir cennetin özlemiyle yanıp tutuşur: "Yüce Tanrım! Keşke köhnemiş bir inançla beslenen bir Pagan olsaydım". Fakat Wordsworth, bilhassa, özenle düzenlenmiş bahçelerin vahşi doğanın bakımsız diriliğine öykündüğü bir ülkede, böy­lesi köhne bir itikada geri dönebileceğinin ipucunu vermez.
Hatta belki de hayat güzeldi, sadece kendisi yanlış yaşamıştı, belki de insan, başkalarının canıyla beslenen yırtıcı bir hayvan gibi gaddar, hırslı ve sinsi davranırsa hayat iyi ve güven doluydu, sevecen ve temkinliydi.
Hülasa...
İncelik, saygı ve iyilikle beslenen bir kabalıktı. Yankısız kala kala hayatın dışına düşmüş bir sevgi, zehiri kana karışmış bir umut ve yanıla yanıla tükenmiş bir güvenin açtığı boşluk üzerine kurduğu dünyanın katılığı ile mağrurdu.
Gizli isteklerin, alışkanlıkların güvenilir kabuğunun altında beslenip büyüyen günahkâr arzuların,unutulmuş anlamsız öfkelerin, farkına bile varılmayan bıkkınlıkların, küçük çekiç darbeleri gibi hayatı yontarak, o bildik hayatın içinden yeni hayat biçimleri çıkardığına karar vermişti sonunda.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.