Kur'ân-ı Kerim'in vahyi Peygamberimiz Aleyhisselam'ın vefatına yakın bir zamana kadar devam ettiği için," Kur'ân-ı Kerim'in yazılı sahifeler mushaf hâline getirilmemişti. Kur'ân-ı Kerim surelerden, sureler de ayetlerden teşekkül etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'in iki kapağı arasında yüz on dört sure olup, Berae (Tevbe) suresinden başka bütün surelerin başında besmele vardır. Yani her sure diğerinden besmele ile ayrılmıştır. Sure; lügatte, yüksek derece ve mertebeye, büyük bir şehri kuşatan sura benzetilerek, Kur'ân-ı Kerim'in de en az üç ayetten müteşekkil, hususi bir isim taşıyan müstakil bölümlerinden her birine de sure denilmiştir." Sure sözü, Kur'ân-ı Kerim'in müteaddit ayet ve surelerinde geçer. Kur'ân-ı Kerim'in en uzun suresi Bakara, en kısa suresi de Kevser suresidir. Ayet; lügatte "açık alamet, nişane, bellik" demektir. Din teriminde ise; Kur'ân-ı Kerim'in bir hükme delalet eden ve birbir- lerinden birer fasıla ile ayrılmış bulunan uzun veya kısa cümlelerinden her birine ayet denir."
Aişe annemiz mektuplarına
Besmele'den donra, "Aişe, bint-i Ebu Bekir Habibetü Habibullah diye başlardı.
Yani: Ebu Bekir kızı Aişe, Habibullahın sevgilisiKitabı okudu
Reklam
Evvelâ Besmeleyi alalım ele: Eğer her gün, her işimizde kullanmakla mükellef olduğumuz, fakat papağanvarî dudaklarımızda gezdirdiğimiz, bu, her fiilin anahtarına ait hikmeti düşünseydik, İslâmın ne muazzam bir aksiyon temeli üzerin- de kurulu olduğunu görürdük. "Rahman ve Rahim olan Allahın ismiyle" deyip, her kudreti ona bağladıktan sonra işe girişmenin güven duygusunu; ve onun rahmetinden kulunda tecelli eden zafer iradesini düşünün! Bu iradenin, daima İlâhî rahmetle, açmayacağı kapı mı vardır ki?.. Ama, kalbimize ve şuurumuza asılı duran bu yaftayı, aslâ ölü klişelerin âkıbetine uğratmamak, hikmeti içinde tutmak şartiyle... Yoksa Besmele, bavulumuzu açarken kullandığımız basit anahtarın otomatizmine düşürülecek olursa, elimize geçecek şey kendi eski çamaşırlarımızdan başka bir şey olamaz. Besmele, yalnız Allaha dayanılarak yapılan işin, vazifenin açış formülüdür; ve mâna, hikmet, güzellik, gerçeklik, tesir, tenbih bakımlarından hiçbir dinde böyle bir anahtar mevcut değildir. Aksiyonun anahtarı, efendim! Allaha ismiyle hitap, yahut sadece Celâl ismini anmak, her zaman bir teşebbüs mânasına gelmez. Fakat Besmele'yi söyler, "Allahın ismiyle" derken, peşinden mutlaka bir hareket lâzımdır. Görülüyor ki, Besmele bütün aksiyon sarayının cümle kapısına bağlı anahtar oluyor.
Kadın, değersizleştirme operasyonuna kurban gitmemek istiyorsa, euzü besmele çeksin. Çeksin de şeytanlar ondan elini çeksin.
Müslüman Türklerin dilinde "Allah" karşılığında kullanılan ilk kelimelerden biri de Bayat'tır. Kaşgarlı Mahmud, Argu Türklerinde bu kelimenin kullanıldığını belirtmiştir. Belki de Argular, ilk Müslüman Türk topluluklarındandır. Zira İslam dairesinde yazılıp günümüze ulaşan en eski Türkçe metin olan Kutadgu Bilig'de Besmele "Bayat atı birle sözüg başladım/törütgen igidgen keçürgen idim (Allah adı ile söze başladım; yaratan, rızık veren, affeden Rabbim)." şeklinde tercüme edilmiştir.
Onlar da bu oda gibi, bütün evleri gibi henüz nereye ait olduklarını bulamamışlardı. Onların içinde de besmele levhasıyla Sonya plağı yan yana duruyordu.
Reklam
'İnsanlığın Efendisi bir gün sahâbîlerinden altı kişinin arasında yemek yiyordu. Tam o an bir bedevî geldi iki lokmada onu yiyip tüketti. Rahmet Nebî dediler ki: "Eğer o Besmele çekseydi hepinize yeterdi."'
Sayfa 246 - Mustafa Necati BursalıKitabı okudu
Son zamanlarda böyle hoş bir Önsöz okudum
Bismillahirrahmanirrahim "Sizden kitap yazan olursa, ona besmele ile başlasın." (Hadis-i Şerif) *** Bu kitap, gerçek bir hikâyeden esinlenerek yazılmıştır. Daha doğru ifade etmek gerekirse Çınaraltı'nda her gün yaşanan hikâyelerden esinlenerek yazılmıştır. Maksat istifadedir. İlk kitaptan farklı bir tarzı takip ettik. İnşaallah is- tifade eder bize de dua edersiniz. Etmezseniz ahirette iki elim yakanızda olur... Özellikle sonunu loş ışıkta yalnız kalarak okumanızı tavsiye ederiz. Muhabbetle kalın!
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.