Yazarın diğer eserlerine göre tercih ettiği sade ve yalın dili sizi kitabın içinde tutuyor. Bi kere kitap kendini hiç sıkmıyor ve merak ettiriyor ki benim için en önemli olan şey.
İlk kısım ikinci kısma göre biraz daha durgundu ama yine de okutturdu. 1980 ortalarında geçen kuyucu Mahmut usta ve kendisine çırak olarak yanına aldığı küçük bey yani Cem. Usta ve çırağın konuşmaları, birbirlerine anlattıkları hikayeler, gittikleri kasabada ki tiyatro çadırı, Cem’in aşık olması ve dönüp dolaşıp kendisini yıllar sonra yine aynı yere getirtecek olan olayın yaşanması ve birinci kısım sonu. İkinci kısma başladığınızda zaten bir an önce bitirmeliyim diyorsunuz. Olaylar aşırı hızlı akıyor. Bu kısımla ilgili ne söylersem söyliyim şuan spolier olacak o yüzden en iyisi siz okuyun :)
Kitabın, içinde çok sık geçen hatta konunun oluşum sebebi olan iki benzer efsaneye uyarlanması gerçekten müthiş olmuş. Kitap “Hayat efsaneyi tekrar eder.” anlayışından yola çıktığı için aslında Cem’in sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Ama asıl vuruşu yazar romanın son cümlesinde yapıyor.
Kitabın inceliğini de göz önünde bulundurursak bir çırpıda okuyabileceğiniz bir eser diyebilirim.
Kitapla kalın. Sevgiler.