Âdem Elması #okudumbitti
Uzuun bir aranın ardından Hatice Dökmen’in kitabıyla geldimm. İlk bakışta nasıl bir konu işleyeceğini anlamadığım, daha sonra bırakamadığım ve en sonunda da “Bu nasıl bir kitapp?” diye kapattığım bir eser oldu. Önceden bu konuda yazılan kitaplar vardır mutlaka ama benim için ilkti. İçeriğe bakalım
Yedi yaşındaki Yıldız’ın, o çok sevdiği babasının arkasından bakakalışıyla başlıyor her şey. Evde sürekli duymaya alıştığı kavgalar, gürültüler; bir kapı çarpışıyla son buluyor. Yıldız, fiziksel olarak göremediği babasını resimlerinde var ediyor. İlk başlarda dumanlı bir evin yanında, daha sonraları evden çok uzakta bir yerde. Beyaz kağıttaki o gülümseyen yüzler yavaş yavaş kötü kahkahalara, şeytanca bakışlara dönüyor. İlk o zaman anlaşılıyor Yıldız’ın aslında “Bipolar” olduğu. Babasının ardında yarım kalmış olan kız, yarınlara inanmıyor.
Yukarıda da yazdığım gibi, ilk kez bu tarz bir psikolojik çözümleme okudum. Yazılanları hastanın ağzından okumak farklı bir bakış açısı sağlıyor. Onunla birlikte üzülüyor, onunla birlikte sinirleniyoruz. Özellikle de son sayfalarda varyaaa.. Hep birlikte “Ohh olsun..!” Diyoruz.