Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Betül
Betül
@betulluce
Tarihçi
Fsmvü Tarih
Ankara
İstanbul, 1998
136 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bir lokanta, bir iki dostluk, birkaç aşk hikayesi. Beğendiğim cümleler oldu, yazarın gerçekten farklı bir düşünce tarzı var. Ama neden bu kadar övüldüğünü asla anlayamadım. Karakterlerin ve olayların bence bir derinliği yoktu. Çok yapay bir his aldım okurken. Başarısız demek haddim değil, ama benim beklentimi maalesef karşılamadı.
(Spoiler içermez)
Tarık Tufanı çok severim, ama bu kitabını pek sevemedim, maalesef. İlk kez bir Tarık Tufan romanında karaktere tahammül etmekte zorlandım. Hiç tanımadığı bir kadını takıntı haline getiren, aşkından başka bir şeyi dert etmeyen, ne istediğini bile bilmeyen bencil, karamsar ve zayıf bir karakterdi.
Kitapta sevmediğim genel şeyler:
- Aşırı aşk odaklı bir kurgu olması(kişisel zevk meselesi, ben sevemiyorum)
- Bazı şeylerin gerçekten çok çok uzatılması. Bir kapıyı açmak bile 2-3 paragrafta anlatılmış. Asıl konudan uzaklaştıran uzatmalar vardı bana göre.
- Kitapta en alakasız kişilerin bile hep özlü sözler söylemesi, herkes bir hayat dersi verme peşinde sanki.(Gerçekçiliğini azaltıyor bence)
- Bazı şeylerin fazla tesadüfi olması..
Her şeye rağmen okuduğuma pişman değilim :) Yazarı sevince insan ne yazsa okurum diyor. Altını çizdiğim satırlar da oldu, ama kitap benim zevkime çok hitap etmedi.
Zor olduğu kadar güzel…
Bu kadar beğenmeyi kesinlikle beklemiyordum. Zor ve kapalı bir anlatımı olan, ama cümleleri ile beni inanılmaz etkileyen bir kitap oldu.
Bir adamın ağzından yazılmış, zaman mekan belirsiz hatta bazen oldukça karışık. Bazen okurken olayın ne olduğunu bile anlamıyor, rüya mı gerçek mi ayırt edemiyorsunuz.
Bu kadar kapalı bir anlatıma rağmen üslup beni kitaba öyle bir bağladı ki bayılarak okudum. Doğu edebiyatını, o karamsarlığı sanki iliklerime kadar hissettim.
Sadık Hidayet 1951'de kendi hayatına son vermiş bir yazar. Cümlelerinde o çıkmazı, ruhsal bunalımı öyle net hissediyorsunuz ki...
Herkese hitap ettiğini söyleyemem ama, 95 değil 500 sayfa olsa böyle bir üslubu 500 sayfa sıkılmadan okurdum sanırım. Beklentim düşüktü ama çok çok sevdim.
Okur Takip Önerileri
Geçen sene okuyup çok çok sevdiğim kitaplardan biri, sandığımdan çok daha fazla yer edindi aklımda ve kalbimde.
Kitap Charlie isimli yetişkin bir erkeğin günlüğü ile başlıyor. IQ seviyesi düşük olan Charlie'ye bazı araştırmacılar zeka yükseltme ameliyatı yapacak, süreç boyunca değişimi ve gelişimi görmek için rapor tutar gibi günlük yazmasını istiyorlar.
Ama bu ameliyat Charlie'den önce sadece bir fare üzerinde denenmiş. Aslında kendisi bir nevi denek ve bunu fark edebilecek bir halde değil.
Operasyon başarılı ile sonuçlanacak mı, zeka yükseltilebilir mi? İnsanın zeka seviyesi karakterini, huyunu etkiler mi? Ameliyat başarılı olursa devamında ne olacak? Aşk dediğimiz şeyin zeka ile bağlantısı var mı?
Kitap çok içime dokundu, bazı sayfaları hatta bazı cümleleri hâlâ unutamıyorum. Okuması kolay, sindirmesi biraz zor. Kesinlikle favorilerimden biri.
Kan donduran bir sözlü tarih çalışması…
Çernobil Duası
2021'de okuyup inanılmaz etkilendiğim bir kitap oldu. Hayatım boyunca beni en çok etkileyen kitap olabilir.
Svetlana Aleksiyeviç bir araştırmacı-gazeteci. Çernobil faciasını yakından görmüş yaşamış kişiler ile görüşmeler yapıyor ve onların anlattığı her şeyi bize bölüm bölüm aktarıyor.
Konuyla alakalı farklı kesimlerden birçok kişinin anıları-duyguları var kitapta. İtfaiyeci eşleri, doktorlar, taksiciler, hasta çocuklar, hamile kadınlar.. Onlarca yüzlerce kişi.
Bazı bölümlerde direkt Çernobil felaketinin olduğu günü okuyoruz, bazı bölümlerde ise aradan geçen yıllara rağmen hissedilen şeyleri. Hepsi o kadar gerçek, o kadar etkileyici ki. Okurken kanım dondu.
Yüksek radyasyon yayılınca çocuklara ne oldu? Temizlik görevlilerine, itfaiye erlerine. Hayvanlara peki? Bitkilere? Toprağa.. Canlı cansız her şeyin bu felaketten ne kadar etkilendiğini çok açık bir şekilde okuyorsunuz.
Okumadan önce bir sitede "bu kitabı okumadan ne yaparsanız yapın Çernobil'i anlayamazsınız" diye bir yorum okumuştum. Çok ama çok haklı.. Müthiş bir çalışma.
