betül taşkın

betül taşkın
@betultaskin_
Bir toplantıda, yaban­cıların yanına gidip konuşmazdın. Yeni insanlar sana gelirse tanışırdın onlarla. Buna karşın, herkesle konuşacak bir şeyler buluyordun, ama doğrulamaktansa soru sormayı yeğliyor­dun. Sorduğun sorulara birinin verdiği yanıtları ya da in­sanların senin ortaya attığın bir konu üstüne konuşmalarını bıkmadan dinleyebiliyordun. Topluluk içinde kendinden söz etmeyi sevmediğinden, dinlemenin ardına gizlenmeni sağlı­yordu soruların.
Reklam
Bir kenarda kalmaktansa, bir çevreye yaklaşmamayı yeğliyordun.
Pencere göz kamaştırıcı bir güneş ışığı düşmüş, dar, beyaz bir avluya bakıyordu. O adsız yerin sessizliği belli belirsiz bir iç sıkıntısı uyandırdı içinde. Bu kenti hiç tanımı­yordun, elinde onunla ilgili pek bilgi de yoktu. Çıkıp gelişigü­zel keşfedecektin onu, ona buna sorup gidilecek yerleri öğre­necektin.

Reader Follow Recommendations

See All
O kadar mükemmeliyetçiydin ki mükemmelleştirmeyi bile mükemmelleştirmek istiyordun. Ama mükemmele ulaşıldığına nasıl karar verilebilir ki? Bir ayrıntı daha değiştirilemez mi? Buna karşılık, korkunç bir an geliyordu, yaptığın düzeltmeleri değerlendiremez oluyordun: Kusursuz şeylere olan düşkün­lüğün deliliğe varacak düzeydeydi. İşte o zaman gideceğin yeri şaşırıyor, bulanık, karmakarışık görüntüler arasında, boş­lukta çalışıyordun. Güç olan başlamak ya da sürdürmek değil, bitirmekti. Demek istediğim, günün birinde, tasarının üstün­de artık onu bozmadan çalışılamayacağına karar vermekti: bir eklemenin iyileştirmek yerine ona zarar vereceğine karar vermek. Kimi zaman mükemmelliği mükemmelleştirmekten bıkıp, çalışmayı öylece bırakır, ne yok eder, ne tamamlardın.
O koskocaman, kara ağacın gölgesi artık senin yaşamının ormanını gizliyor. Senden söz edilirken, önce ölümün anlatılııyor, sonra onu açıklamak için eskiye gidiliyor.
Reklam
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.