Ya suç dediğimiz şey insanların iyiliği için amaç uğruna yapılan eylemler barındırıyorsa, bulunduğumuz durumdan daha iyi hale gelmek için gerekliyse, sıradan insanlıktan kurtulup diğer seviyeye geçmek için bir şartsa o zaman da suç mudur?
Ya biz bu eylemleri yerine getiremiyorsak, faydalı olamıyorsak bir insan mıyız yoksa bir “bit”ten ibaret miyiz?
Kitap bu gibi soruları bize okuduğumuz süre boyunca düşündürüyor.
Raskolnikov ile beraber yürüyoruz, onunla düşünüyoruz, acı çekiyoruz, sorumuzun cevabını bulmaya çalışıyoruz, dibe iniyoruz çıkmaya çalışıyoruz. Raskolnikov’un sonu ne olacak, teslim olacak mı, hayatına bu şekilde devam edebilecek mi diye düşünüp duruyoruz. Sonra bir bakmışız kitap bitmiş. Raskolnikov ise kitap bitse de öylece duruyor, hala bizi sorularla boğuşturuyor.
Sanki gerçek bir yaşam hikayesiymiş gibi yazılan bu kitap insan psikolojisini öyle güzel anlatmış ki kurgu karakterler olduğuna inanasım gelmiyor. Edebi ve anlam yüküne rağmen kitap çok akıcı, kalın olmasına rağmen hemen okunabiliyor. Kesinlikle öneririm. İyi okumalar. ^^