Yine beyâbân ve çoraklık gibi görünen köyün yolundan dokuz eylül sabahı Yahya Kemal’in “Türk atlıları” gibi şen geçtik. Güneş ovanın kırmızı, yeşil renkli yamaçlarında altın ışıklarıyla oynadı ve biz iki yüz genç atların nallarını şakırdatarak Sakarya’ya doğru ilerledik.