ne idiysen onu yansıtan
amansız bir ayna şu beyaz kağıt
senin sesinle konuşur beyaz kağıt
senin gerçek sesinle
beğendiğinle değil ;
senin eserindir, boşuna harcadığın
bu hayat.
yeniden ele geçirebilirsin belki
seni başladığın yere
fırlatan bu kayıtsız nesneye
tutunabilirsen eğer.
bunca yer gezdin; aylar, güneşler gördün
ölülere, dirilere dokundun
inlemesini bir kadının
kinini büyümemiş bir çocuğun -
ama bir hiç olacak bütün bu duydukların
sen bu boşluğa güvenmedikçe.
yitirdiğini sandığın şeyleri bulacaksın
belki orada :
gençliğin filizlenişini, yaşlılığın çöküşünü.
hayatın sen ne verdiysen odur
bu boşluk
sen ne verdiysen odur
bu beyaz kağıt.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Didem Madak
gonuk dunden beri mesaj atmamisti ben de ondan mesaj beklerken saat 16 gibi uyuyakaldim. ruyamda bnd izliyordum TV'den. jaehyun videoda cok hosuma gittigi icin de videoyu sarip sarip ask gozlerle izliyordum falan. sonra birden gonuk girdi odaya arkamdan beni izlemeye basladi. sarip durdugumu gorunce rahatsiz olup cikti odadan. (siritti ama mutlu bir siritma degildi)
neyse boyle olunca kosa kosa arkasindan gittim. kosede oturuyordu (beyaz giymis trip atiyor tatlilik krizi) yanina gittim oturdum yandan SARİLDİM ASİRİ GUZELDİ. sey dedim sen de dunden bisi atmamissin chat'e iste triplenme falan.
cevap verdi bisiler konustuk ama buraya kadari tek hatirliyorum 🫠🫂
Sabret! Bir gün göklere çekilen perde aralanır
Așikar olur tüm masalsı sırlar
Bir gün hüzün rıhtımından sis perdeleri de çekilir
aradan
Ne göğün maviliği kalır ne de denizin sakinliği
Zaman bile durduramaz hislerini
Kar gibi beyaz sanma bu ihtişamlı yanklyı
Bir gün karanlığı örten perdeler de aralanır
Ve Bir Sakın bir bir basiret gün aiin yalan havnt hayatın sanma makamıdır un an ikiye gözlerin oueerin ötelerin ayiran bir görmediği ardinı ardını gölge görmek gerçeği düşer
hüzünlü çığlıklar ülkesine
Zamanın uçurumunda intihar eden kayip bir yolcu var
içimizde
Ne yolcu kayboldu nede yol değişti
Sadece biz kaybettik...
Alıntı
İyi geceler olsunn.
Tahmini olarak yenilebilir beyaz sabun ne zaman yapılır, çok güzel kokuyor da..
ÖNCE BEN KOPTUM HAYATTAN
Zaman ağını örmüş sevgimiz zamana yenik düşmüş
Telli duvaklı geldiğin gün eskilerde kalmış
Yağmur güneşle beraber yağarken bir atın üstünde sen
Beyaz gelinliğinle yolları aşıp gelmiştin
Sana verecek temiz bir sevgim vardı
Aşkla dolan yüreğim seni bekliyordu
Biz yokluk içindeydik
Bu yokluğu düşünmeden gelmiştin gönlüne
Yıllarımız bu köhne
Sayın 
Mustafa Kemal Atatürk
Size olan hayranlığımı ifade edecek kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. Çünkü ilk defa sizi siyah-beyaz tüplü bir televizyonda haberlerde görürken hissettiğim hayranlık ve coşku hâlâ içimde yaşıyor. O an, sizin yolunuzdan gitmeye ve Aziz Türk Milletine hizmet etmek için var gücümle çalışmaya karar verdim.
Bu azimle, sizin gibi büyük bir liderin izinden gitmek, gece gündüz demeden çalışmak ve bu yüce vatana faydalı bir birey olmak için çaba sarf ediyorum. Sizin gösterdiğiniz hedefler doğrultusunda, uygar medeniyetler seviyesine ulaşmak için çalışıyorum. Beni bu yolda motive eden, sizinle ve değerli yol arkadaşlarınızla gurur duyduğum ve cesaret aldığım anlar oluyor.
Sizi görünce içim kıpır kıpır oluyor; varlığınız karşısında tüylerim diken diken oluyor. Bu, sadece benim değil, her Türk vatandaşının hissedebileceği doğal ve gurur verici bir durum. Sizin aziz varlığınız ve yüce Türk milleti için yaptığınız çalışmalar, bana ilham veriyor ve bu kutlu yolda ilerlemek için enerji sağlıyor.
Ben de, Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı ışıkla aydınlanan bir yolcu olarak, sizin aracılığınızla Türk milletine hizmet etmeyi, sizin gibi büyük bir liderin izinden giderek onurlu ve kararlı bir şekilde çalışmayı sürdürmeye kararlıyım. Sizin yolunuzdan sapmadan, yalnızca sizin hedefleriniz doğrultusunda ilerlemek istiyorum. Ve bu doğrultuda elimden geleni de yapacağım. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Sizin mirasınız, gelecek nesillere ışık tutmaya devam edecektir.
Saygılarımla,
Aybars Kaan Demirhanlı
Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,
Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.
Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı:
Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz.
Ziya Osman Saba
Birkaç yüzyıl öncesine kadar şeker yerine veya yapılan tatlılarda ağırlıklı olarak harnup kullanılırdı. Günümüzdeki beyaz şeker üretiminin başlaması ile bu kültür ve bu sağlıklı beslenme yapısı yok olmuştur. Harnup ağacı ilk 15 yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç 1000 kiloya kadar meyve verebilmektedir.
Enes
@enesbir
·07 Mayıs 19:20
Ingilizcesı <<carob> ise de, genelde «St. Johns Bread>>> olarak bilinir. Almancası da «johannisbrot»dur. Her iki lisanda da «Yakup Peygamberin Ekmeği anlamına gelir. Yakup peygamberin çölde ekmek yerine tükettiği bir meyvedir. Yaklaşık 5000 yıldan beri bilinmektedir.
Beyaz kelebek, zeytin ağaçları, minik kaplumbağa, domates tarlası, kaleköy..
Sunay Akın / Makiler
Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kartanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek
İşte
sevmek
Sunay Akın
Beyaz olmak güzellik değildir,
Siyah olmak çirkinlik değildir.
Zira kefen beyaz ve korkutucudur.
Kâbe ise siyah ve güzeldir.
Insan dış görünüsü ile değil,
Ahlâki ile değerlidir...