Fakat General Cebesoy’un Enver Beyi anlatırken onun için kullandığı bir vasıf vardır ki, Enver’le Mustafa Kemal’i mizaçları bakımından birbirlerinden kesin olarak ayırır. Bir bakışta önemli gibi görünmeyen, üzerinde durulmayan bu vasfı, daha 1908 öncesindeki gizli İttihat ve Terakki faaliyetlerinden itibaren Enver Bey'de Mustafa Kemal’e karşı sert bir mukavemetin, bir antipatinin, kısacası onu Mustafa Kemal’e karşı çekingen, kapalı ve itici kılan bir kompleksin doğmasına sebep olmuştur. Bu vasıf Enver Bey'in, Ali Fuat Cebesoy tarafından önemle belirtilen ”perhizkârlığı”dır. Bu perhizkârlığın başında, Enver Beyin, günlük dünya zevklerine karşı mutaassıp kapalılığı gelir. İçki içmez. Eğlencelere katılmaz. Umumî eğlence yerlerine uğramaz. Hemen her genç bekârın yaşadığı kadın ve şehvete iltifatı yoktur, ibadet eder. Daha mektep çağından itibaren yüzüne biraz dikkatli bakılınca “yüzü kızarır" denilen cinsten, zevk ve taşkınlık yollarına meyli olmayan kapalı bir insandır.