Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Özellikle dopamin, serotonin, endorfin ve anandamid gibi beyin kimyasalları, tutkulu bir iş yaparken artar. Beyinde bu kimyasalların artışıyla birlikte "akış" denen ilginç bir zihinsel durum oluşur ki yaptıkları iş ne olursa olsun, "akış"a giren insanlar, müthiş kararlı, inatçı ve yaratıcı bir ruh haline bürünürler.
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
Son 100.000 yıldır, bir tür olarak az buz yol kat etmedik: Buldukları çerçöple hayatta kalmaya çalışan avcı toplayıcılardan, kendi kaderini elinde tutan, üyeleri birbiriyle üst düzeyde bağlantı halindeki gezegen fatihlerine dönüştük. Bugün, atalarımızın hayal bile edemeyeceği gündelik deneyimlerin tadına varıyoruz. Dayalı döşeli mağaralarımıza istediğimizde su sağlayacak temiz nehirlerimiz, elimizdeyse boyutları irice bir taşınkini geçmediği halde dünyanın bilgisini içeren aygıtlarımız var. Bulutların üstünü, gezegenimizin kavisli yüzeyini uzaydan düzenli olarak görebiliyoruz. Dünyanın öbür ucuna seksen milisaniyede mesajlar gönderiyor, uzayda dolanıp duran bir insan kolonisine ulaştırmak üzere, saniyede altmış megabit hızla dosya yüklüyoruz. İşimize arabayla gitmek gibi sıradan bir eylemi gerçekleştirirken bile, biyolojinin büyük başyapıtlarını (çitalar gibi) geride bırakan ortalama hızlarla ilerliyoruz. Türümüzün bu büyük başarısını borçlu olduğumuz şeyse, kafatasımızın içinde saklı duran bir buçuk kiloluk madde kitlesinin sıra dışı özellikleri. İnsan beyninde nasıl bir özellik vardı da bu yolculuk mümkün oldu? Eğer başarılarımızın ardındaki sırları aydınlatabilirsek, belki de beynin gücünü dikkatli ve anlamlı bir biçimde yönlendirebilir, insanın hikâyesinde yeni bir bölüm yazmaya başlayabiliriz. Önümüzdeki bin yıl bize neler getirecek acaba? Uzak gelecekte insan ırkı neye benzeyecek?
Eğer her gün aynı rutinleri tekrarlıyorsak, otomatik pilotta yaşıyorsak, yeni ve sürpriz gelişmelere ha yatımızda yer yoksa, beynimizin bilinçli algı ve sorun çözme sistemi de pek fazla çalışmıyor demektir. Rutinlerin beynimizi küçülttüğünü artık herkes biliyor. Yenilikler beynin gelişmesi için kamçı görevi görür.
Sayfa 164Kitabı okudu
Ciddi ve disiplinli bir düşünme ve araştırma süreci, bildiğimizi sandığımız birçok meselenin aslında bize hiç de o kadar açıkça gelmediğini fark etmemize neden olabilir. Bunun temel sebebi, beynin ve beynin aracılık ettiği zihnimizin "boşluk" sevmemesi, olası her türlü bilgi veya fikir boşluğunu, bizi rahat ettirecek bir şekilde örtbas etmesidir.
Sayfa 160Kitabı okudu
Çok sık aralıklarla tekrarlayan birçok uyaranı "sürekliymiş gibi algılama eğilimimiz vardır. Örneğin, evlerimizde yanan ampullerin aslında saniyede 40-50 kez yanıp söndüklerini biliyoruz ama bu gözümüz ve beynimiz için o kadar hızlıdır ki evdeki ışığı kesintisiz ve sürekli olarak algılıyoruz.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Aşık olunan kişiyle bir araya gelme dürtüsü o kadar kuvvetli hale gelir ki, bu duygu üst beynin kontrol işlevlerinde ciddi bir azalmaya neden olur.
Sayfa 122Kitabı okudu
Aslına bakarsanız aşk için bir nevi zihinsel rahatsızlık hali de diyebiliriz.
Sayfa 122Kitabı okudu
Aşk, karşı cinsten birine şiddetli bir duygusal tutunmadır. Bir nevi obsesyon yahut takıntıdır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Gerçekçi olmayan beklentiler, gerçek hayatın kusurlu ve pürüzlü dünyasında hayal kırıklığından başka bir sonuç doğurmaz.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Kısacası, sevmek öğrenilebilen bir şeydir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Beyin âşık olma kararını içeride bir yerde verir ama biz bunu kalbimizde ve bedenimizin diğer bölgelerinde hissederiz. Çünkü beyin kendi duyularını algılayabilen bir organ değildir. Beyin hissizdir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Kişinin zekasından bahsederken, sadece zekasıyla yapabildiği birkaç işe bakıp da onu "üstün" yahut "geri zekâlı" olarak nitelemek, bizi ciddi bir hataya sürükleyecektir. Maalesef bugün sıklıkla yapılan şey bu.
İnsan bedeninin özellikleri, tabiatın içinde hayatta kalmaya hiç de uygun değildir. Keskin dişleri, güçlü gözleri, soğuktan koruyacak tüyleri, savunma amaçlı zırhları yahut pulları, avını yakalayabilecek pençeleri veya herhangi bir ortamda rahatlıkla hayatta kalmasını sağlayacak biyolojik ve fiziksel herhangi bir özelliği yoktur. Çıplak ve aciz bir primat gibidir insan.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.