Allah'ı ve peygamberini inkar edenler, Allah ve peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyenler, "Bir kısmına inanırız ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte gerçek kafirler bunlardır ve biz kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru! Rabb'imiz! Sen kim ateşe sokarsan hiç şüphe yok onu rezil etmiş olursun. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabbimiz! doğrusu biz" Rabbinize inanın! "diyerek, imana çağıran bir davetçi işitip iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi sil ve bize iyililerin ölümünü nasip et. Rabbimiz! Peygamber aracılığıyla ilgili bize vaad ettiklerini ver bize; kıyamet gününde bizi rezil etme. Sen asla sözünden caymazsın.
Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur sen! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkarcı topluluğa karşı bize yardım et!
Kısacası dünyada, kimliği, kişiliği, yüzü silinmiş, hepsi birbirine benzetilmiş milyonlarca mülteci gibi yaşıyoruz ve bunun farkında olmak benim canımı sıkmıyor. Herhalde mutluluk dedikleri bu olsa gerek : Biraz güvenlik, biraz can sıkıntısı.