"Atatürk bir gün bir rüya görmüş. Gördüğü rüyayı bana şöyle
anlattı:
'Büyük bir otelin salonunda Atatürk oturuyormuş. Ben de yanında imişim. Salonun köşesinde bir bilardo masası varmış. Masanın başında arkası kendisine dönük olan bir zat oturuyormuş. Tam bu sırada odanın kapısı açılmış ve iri yarı 30 kadar adam içeri
girınişleı:
"Hekimler büyük ölünün odasından çıktıkları zaman yüzüm kimbilir nasıl korkunç bir hal almıştı ki operatörü Mim Kemal Bey telaşlanarak:
'Nereye gidiyorsun' diye sormaya mecbur oldu.
'Hiç ' dedim. .. gidiyorum. işim bitti artık'.
Fakat Mim Kemal Bey bırakmadı. Kolumdan tutarak aşağı kadar indirdi. Kalbim, iki değinnen taşı arasına düşmüş bir buğday
tanesi olsa ancak bu kadar ezilirdi. Ne ağlayabiliyor, ne konuşabiliyor, ne de konuşulanları anlıyordum. Bir ara büsbütün kendimden geçmişim. Odadan deli gibi fırladım.
'Nereye' diye arkamdan koştular.
'Şimdi geliyorum' dedim.
Bundan sonrasını hiç. ama hiç hatırlamıyorum".
Atatürk'ün yaveri Salih Bozok şuursuzca Saray'ın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı
kapattı. Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar içerde O'nu kanlar içinde buldular. Tabancasından kal-
bine sıktığı bir kurşunla devrilmişti ...
'Saat kaç?'
'7 efendim '.
Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti, aynı cevabı verdim Biraz sükunet bulunca yatağa yatırdık. Başucuna sokuldum:
'Biraz rahat ettiniz. değil mi efendim ' diye sordum.
"Evet ... ' dedi. Arkamdan Neşet Ömer lrdelp yanaşıp rica etti:
'Dilinizi çıkarır mısınız efendim?'
Dilini ancak yarısına kadar çıkardı. Dı: lrdelp tekrar seslendi:
'Lütfen biraz daha uzatınız'.
Nafile. Anık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen çekti. Başını biraz sağa çevirerek Dr. İrdelp' e dikkatle baktı ve;
"Aleykümselam" dedi. Son sözleri bu oldu.
DR. ISMAIL ARAR
SAGLIK BAKANLIGI MÜSTEŞARI
"Atatür'teki öldürücü hastalığın başlangıcını hemen hemen
1936 senesinin sonlarına kadar geri götürmek yanlış bir düşünce
addedilemez. Gerçi henüz en dikkatli mütehassısları bile şüphelenDR. ISMAIL ARAR
SAÔLIK BAKANLIÔI MÜSTEŞARI
"AtatürHeki öldürücü hastalıRın başlangı cını hemen hemen
1936 senesinin sonlarına kadar geri götürmek yanlış bir düşünce
addedilemez. Gerçi henüz en dikkatli mütehassısları bile şüphelendirecek herhangi bir alamet görülmüyordu, fakat 1 936 sonunda
hiılinde bir başkalık olduğunu kabul etmemeye imkan yoktu. Dai-
ma biraz halsiz ve yorgun. hatta solgun görünüyordu. Başlangıçta
görülen bu ufak-tefek delil ve emareleri bir karaciğer kifayetsizli-
ğine bağlamak kimsenin aklına gelmemiş ve bu suretle sevgili Ata-
türlc kendisini bekleyen mukadder akibete doğru sürüklenip gitmiş-
tir".
Teşhis hatasının üzerine "mukadder akibet" örtüsünü örtüp,
"se vgili Atatürk'ü" ecele teslim etmek...