"Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni, alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna..."
Kralına karşı haklı olan bir vekil, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir nefer, bunların hepsi iki kat cezaya çarptırılmaz mı? Zayıflar için haklı olmak bir suçtur.
İstanbul'dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... en kabadayımiz bile gevezelikten başka ne konuşuyor? kahve münakaşalarıyla zihnimizi inkişaf ettirdiğimizi sanmakla pek akıllıca bir iş yaptığımıza kani değilim. bizi buraya asıl bağlayan bir alışkanlıktır. biz burada maksatsız yaşamayı ve boş beyinle dolaşmayı tatlı bir meşgale haline getirmek yolunu keşfetmişiz... hepimizi istanbul'a bağlayan sadece bu...
" yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur..."
"..bir cismin her çizgisi, düzlemi ve rengi görülse bile, bu cisim hiçbir anlam içermiyorsa görüşü de geçersiz değil midir? dolayısıyla bu körlük sayılabilir."