Bu kitap, Ekim 1917 devriminden 31 Aralık SSCB’nin resmen dağılışına kadar, Sovyet Rusya’nın içinde yer alan Rus, Azeri, Ermeni, Tacikistanlı, Özbek, Kazak, Kırgız gibi halkların yaşadıkları dönemi, kendi ağızlarından anlattıkları bir ağıt.
Komünizm-Kapitalizm çatışması, Amerika-SSCB çatışması, kısaca soğuk savaş dönemi insanların ne hissettiklerini, bu politik, siyasi ya da ideolojik çatışmaların şimdiki zamanda bile o halkların hayatlarını nasıl etkilediğini derin bir acıyla okudum. Resmen bir yazılı belgesel.
Sonuç ne olursa olsun bütün fizyolojik ya da psikolojik savaşlardan en çok güçsüz insanlar etkileniyor. Hayatlarını ne uğruna feda ediyorlar belli değil. Çeşitli politik sistemlerin yetiştirdiği bireylerin gerçekten o ideolojiyi taşıyıp taşımadıklarının bir önemi yok çünkü “klonlanarak” o görüşün peşinde hayatlarını heba ediyorlar. Günümüzde bile hala bazı topraklarda devam eden savaşın hiçbir kimseye yararı yok, rant peşinde koşan totaliter ve diktatör rejim yöneticileri hariç. Kitabın 213. sayfasında da söylendiği gibi: “Tanrı bilmez, küçük insan olmak ne demek.”