«Ne mübarektir senin evinin sekenesi ki, daima sana hamdederler. Ne mübarektir o insan kî, kuvveti sendedir. Beytine giden yollara gönül veren adam (Bekke) Göz yaşı vadisinden geçerken anı bîkarar eder.»
Hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve herşey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamânıdır.
Ê tu hebandî ez im
Işqê şewandî ez im
Lewma komandî ez im
Dermanê jara tu yî
Heyva li çarda tu yî
Sêva li Dara tu yî
Gula bihara tu yî
Tîjî nûbara tu yî
Xutba l'mihdara tu yî
(Feqiyê Teyran)
Sayfa 61Kitabı okuyor
ax xwedayo!
ka ew bihara ez li bendê bûm!
ka ew karxezala te pesnê wê dida?
B.B
Sultan Selim'e biat etmişim. Onun ittihad-ı İslâmdaki fikrini kabul ettim. Zira o vilayat-ı şarkıyeyi ikaz etti. Onlar da ona biat ettiler. Şimdiki şarklılar, o zamanki şarklılardır. Bu mes'elede seleflerim, Şeyh Cemaleddin-i Efganî, allâmelerden Mısır müftüsü merhum Muhammed Abdüh, müfrit âlimlerden Ali Suavi, Hoca Tahsin ve ittihad-ı İslâmı hedef tutan Namık Kemal ve Sultan Selim'dir ki, demiş:
İhtilaf u tefrika endişesi
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni
İttihadken savlet-i a'dayı def'e çaremiz
İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni...
Yavuz Sultan Selim
Ben zahiren buna teşebbüs ettim, iki maksad-ı azîm için:
Birincisi: O ismi tahdid ve tahsisten halâs etmek ve umum mü'minlere şümulünü ilân etmek. Tâ ki, tefrika düşmesin ve evham çıkmasın. İkincisi: Bu geçen musibet-i azîmeye sebebiyet veren fırkaların iftirakının, tevhid ile önüne sed olmaktı. Vâ esefâ ki, zaman fırsat vermedi. Sel geldi, beni de yıktı. Hem derdim: Bir yangın olsa, bir parçasını söndüreceğim. Fakat hocalık elbisem de yandı. Ve uhdesinden gelemediğim bir yalancı şöhret de maalmemnuniye ref' oldu.
Ben ki, âdi bir adamım. Böyle meclis-i meb'usan ve a'yan ve vükelanın en mühim vazifelerini düşündürecek bir emri, uhdeme aldım. Demek cinayet ettim...
Sayfa 118
Hêviyên min şkestin; ew dê hew bîhata. Lê, di demeke kurt de hêviyên nû dewsa hêviyên kevn û şkestî girtin; hechecik dê di bihara pêş me de bihata. Ew dê bîhata û nik min venişta.
