"Her şeyden önce, anadilimize saygı göstermeli ve onu korumalıyız; dilimiz yaşadığı sürece biz de bir halk olduğumuzu hissedeceğiz. atalarımızın dili yok olursa halk da tükenir ve yok olur." "Ulusun doğuşu ve şekillenmesi için olmazsa olmaz koşulan halkın tarihi ve kültürel değerlerini benimsemesi ve bunlara sahip
Logos
Herakleitos her şeyden önce bir Logos'a inanıyordu. Kitabının ilk tümcesi, bütün olup bitenlerin seyrini belirlediğini söylediği bu Logos'un doğru oldugunu ya da ger- çekten var olduğunu agırbaşlı bir tonda ortaya koyar. Gigon'un da ileri sürdüğü gibi Logos'tan aynı anlamda söz eden diger fragmanların da kitabın giriş bölümüne
Sayfa 426Kitabı okudu
Reklam
Ülke Savunması İçin Sadece Kendine Güvenmek, Ülke Namusunu Başkalarına Emanet Etmemek Gerçek zafer, Mehmet Akif'in; "Şu Boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi?" diye eşsizlikle nitelediği, 15 Mart 1915 günü kazanılan deniz savaşıdır….. Bilindiği gibi Boğazlar komutanı Cevat Paşa'nın; üstün savaş zekâsı sayesinde, karanlık limana "yine geniş su geçitlerinde ilk kez uyguladığı” dört buçuk metre derine ve kıyıya paralel olarak döşediği mayınlar sayesinde, hem de askerini manen üstün derecede yüreklendirmesiyle kazanıldı... Asla bilinmeyen ise; savaşın ilk gününde başarısını belgeleyen bu komutanın yerine bir hafta sonra niçin Alman Liman Von Sanders ve daha başka Alman general ve albayların Çanakkale'ye getirildiğidir. Hâlbuki bütün uzmanlarca iddia edilmektedir ki: “Şayet Cevat Paşa göreve devam etseydi: 15 Mart günü yapılan deniz savaşı yarım gün sürmüş, bizim ordumuzdan 58 şehit, 74 yaralı, 9 top, bir tabya kaybına karşılık Akdeniz Sefer Gücü'nün üç savaş gemisi batmış, çok güvendiği üç büyük zırhlısı kullanılmaz hâle gelerek, bin yüz küsur asker kaybetmiştir... Cevat Paşa'nın olası bir kara çıkartmasına karşı, düşmanı anında geri püskürtecek plânı vardı; kara savaşı yedi ay yerine iki günde biter, iki yüz otuz beş bin kayıp yerine azami bin şehitle savaşı bitirirdik..."
Sayfa 148Kitabı okudu
Sağduyu üzerine;
“Oysa ruh bir incelemeyi kendi başına yaptığında, her zaman var olan, arı, ölümsüz ve hiç değişmeden aynı kalan şeylere doğru yükselerek, herhangi bir engelle karşılaşması durumunda, onlara yakınlığı yüzünden hep yanlarında kalır. İşte o zaman sağa sola savrulması biter, o şeylerle temas ettiği için kimliğini hiç yitirmez ve onlarla birlikte hep aynı kalır. İşte ruhun bu hâline sağduyu denir.”
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
Phaidon'un Ekhekrates'le konuşması, Sokrates'in yaşamının son anlarının anlatımıyla sonlandırılır. İnsanın hayata nasıl yaklaşması gerektiği ile ölümü nasıl karşılaması gerektiğini bilen Sokrates korkusuzca ve özgür bir biçimde hayata veda eder. Diyalog Phaidon'un şu sözleriyle biter: "İşte Ekhekrates, dostumuzun ve tanıdığımız insanlar içinde, çağdaşlarının en iyisi, en doğrusu ve en adili olduğunu söyleyebileceğimiz insanın sonu böyle oldu.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
“— Ruh bir şeyi incelemek için bazen görmenin, işitmenin ya da başka bir duyunun aracılığıyla bedeni kullanır, çünkü bir şeyi "bedenin aracılığıyla incelemek" aslında duyuların aracılığıyla incelemek anlamına gelir. Ruh bu durumda, beden tarafından aynı kalmayan şeylere doğru sürüklenir ve onlara temas ettiği için sağa sola savrulur, altüst olur ve sarhoş olmuş gibi başı döner. — Kesinlikle. — Oysa bir incelemeyi kendi başına yaptığında, her zaman var olan, arı, ölümsüz ve hiç değişmeden aynı kalan şeylere doğru yükselerek, herhangi bir engelle karşılaşmaması durumunda, onlara yakınlığı yüzünden hep yanlarında kalır. İşte o zaman sağa sola savrulması biter, o şeylerle temas ettiği için kimliğini hiç yitirmez ve onlarla birlikte hep aynı kalır. İşte ruhun bu hâline sağduyu denir.”
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Phaidon
“Ruh bir şeyi incelemek için bazen görmenin, işitmenin ya da başka bir duyunun aracılığıyla bedeni kullanır, çünkü bir şeyi “bedenin aracılığıyla incelemek” aslında duyuların aracılığıyla incelemek anlamına gelir. Ruh bu durumda, beden tarafından aynı kalmayan şeylere doğru sürüklenir ve onlara temas ettiği için sağa sola savrulur, altüst olur ve sarhoş olmuş gibi başı döner. Oysa bir incelemeyi kendi başına yaptığında, her zaman var olan, arı, ölümsüz ve hiç değişmeden aynı kalan şeylere doğru yükselerek, herhangi bir engelle karşılaşmaması durumunda, onlara yakınlığı yüzünden hep yanlarında kalır. İşte o zaman sağa sola savrulması biter, o şeylere temas ettiği için kimliğini hiç yitirmez ve onlarla birlikte hep aynı kalır. İşte ruhun bu haline sağduyu denir.
Sayfa 121Kitabı okudu
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.