Umutla çıkılan her yolun bedeli ağır mı olmalı? Bir yol hikayesi.. Ali ve Elif, çocukları ve Meryemce.
Yol yeni başlangıçları simgesidir ya. Her önüne çıkan engellerle beraber eksilirsin. Yanındakiler fazlalıkların olur, sırtındaki kambur, ayağına takılan taş. Hepsinden kurtulup, yolun sonuna kavuşmanın sıcak mutluluğuyla avutursun kendini. Avunmak için bahaneler zaten hazırdır. Hazırdır ama, kader de bir yandan üst üste indirir kamçısını. Tam kalkarsın, kaderin de senin üstündeki oyunları biter, sende bitersin, umudun tükenir.. Bitik bir haldesindir. Uzun uzun "Ooooooof," çekersin. Şimdi hayata karşı küfür etmek de Tanrıyı yok saymakta hakkındır.
Hayatını tek bir sebebe bağlamak..
O sebeplerin sonuca bağlanırsa , umut , mutluluğa dönüşecek. Ne dağları aşmak mümkün, ne aştığın dağın arkasında var umut, yaşam.. yine de ihtimal doğrultusunda yürümeli mi inatla! Oyun var belli! Düzen kurulu, senin de oyundaki rolün belli, yine de beklentiyle hüsrana mı uğramalı. Buna değer mi, insan bu beklentinin umuda dönüşmediğini anladığında dönmeli mi, yoksa yine aynı, hep aynı şeyi yaşamakta ısrarcı mı olmalı? Beterin beteri mi vardır demeli kadere razı mı gelmeli, yoksa mücadele edip hakkını mı savunmalı??
Ne denilir ki Yaşar Kemal'in kaleminden çıkan gerçekler.. insanın içine işliyor. Benim işledi, en azından, her satırını paylaşabilirdim. Hepsi içtendi.. çok güzel bir seri, çok. Tavsiye ederim