Oysa eşyayı dahi incitme demişti büyüklerimiz..
İncitmemek için ne çok incindik. Oysa bizi incitenler, incinmez; bilmiyorduk, Yusuf değiliz, boğuluruz biz bu kuyularda geç öğrendik... Yusuf değiliz, zindanlar bizi hasta eder geç öğrendik.. Kenan değiliz; Mısır'a hasret nasıl yaşanır, bu hasretler bizi aşar geç öğrendik.. Süleyman değiliz, bu efendilik bizi yer yutar, efendi köleyken, köle
Dermansız Cümle
Gamlı üç nokta ile sonu gelmeyen cümle; öfke duymuştu sözcüklerine. Kırk yıllık hatır değil, kırk satır vardı her bir sözcük payında. Su gibi aziz olmak değil, odun gibi yanmak düşmüştü nasiplerine. Alevin sırrına bürünmüş, sükunetin dibine vurmuş virgül bile derman olamayışının derdinden unutur olmuştu sulh vazifesini. Dolunayın etkisinde kalmış bir dişi misali… Günah keçisinin testere olduğu bir ağacın yığılması gibi… Sırtında sözcük dolu çuvallı bir hamaldı cümle. Belki de bir kuş gibi… Ki kuşun yürürken ayaklarında, uçarken kanatlarında olan yükü; esasen omuzlarındaydı. Lakin kuş değildi cümle. Ne bir kanadı vardı ne de onu taşıyabilecek iki ayağı… Karahindiba olmak istemişti cümle. Bir anlık olsa bile… Karahindibalar gibi üzerindeki tomurcukları bir üfleme ile rüzgâr eşliğinde saçıp, gelecek baharda filizlenecek yeni karahindibalara gebe bir toprak bırakmak istemişti. Funda Çelik -Bişnev 2021 Yaz
Reklam
Mutsuzluğundan söz etmek istiyorum insan soyunun, Zirveye de çıkar, düşer de dibine bir çukurun. Ağzından, elinden dökülüyor bu sözler okurun, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Bir köpeği, kediyi sevmek, başını okşamak, İnsanın içine dolan o huzur, işte diyor yaşamak, Şimdi gel de bir insanı sev, ateş içinde ateşte yanmak, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Bak insanlara, hepsi farklı farklı düşüncelerde, Kime güveneceksin, kimi seveceksin bu devirde, Sevsen bile bir gün bitecek o aşk, bu nasıl fıtrat, bu nasıl işkence, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Ruh eşini bulmak büyük bi şans, büyük bi mucize, İşte o zaman, doğanın huzuru dolacak kalbimize. Bak yine yazıyorum son satıra; üç kelime, on bir hece, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. -Çok Programlı Adam
Bir Ölünün Mektubu - Yavuz Bülent BAKİLER
Hazret-i Süleyman'a bile kalmadı dünya Baki olan bir tek Allah Bütün günahları size bırakıp Ölmüşüz elhamdülillah Kaygımız yok bizim yiyip içmekten Üstümüz başımız temiz. Bir şey yediğimiz yok ki zaten Oruçluyuz hepimiz. Gün aşırı Kabristana bir ölü getirirler Kalkıp "hoş geldin" deriz. Canımız sıkılırsa geceleri uzayıp
Gece mi demler beni Yoksa ben mi geceleri... Söylesene! Kapanırken gözlerim, Beni böyle yazmak savaşı ile cenk ettiren ne Beni böyle yanmak yaşamı ile umut ettiren ne Beni böyle Beni böyle Ben bile kendime düşmanken İnsanlığa dost kıldıran ne
İnsan bazen ateşe bile bile yürür.Yaşam görgüsü görülecek,o ateşte yanılacak ya;yanmak yazgıda var ya;ateşe yürüyecek,kendi ayakları ile dünden gönüllü basacak kendi yangınına..
Reklam
Aşk mı? Ucunda cehennemde yanmak bile olsa, O'na kavuşmayı ateşli bir iple çekmektir. Tıpkı Rabiatül Adeviyye gibi.
⭐ bir şeyler söylemem lazım ama nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum, o yüzden elimden ne kadar gelirse o kadarını yapacağım. bu yazıyı şimdi atmamın sebebi ise, ben o gün bu yazıyı atacak kadar cesaretli biri değilim ya da uygulamaya girecek kadar. uzun olucak gibi, neyse çok önemli değil. çok zor, gerçekten çok zor geride bırakmak istemek. seni
MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
Miracın sahibi Peygamber’in izleyicileri de bu miraçtan sürekli olarak pay sahibi olmak hak ve vazifesi doğrultusunu hiç yitirmemek borcundadırlar. Miraç mucizesi onlara bu bilinci vermek ve bu sorumluluğu aşılamak için bağışlamıştır. “Miraç ruhu”nu taşımak: Müslüman, bu psikolojiyle ayrılır öbür inanç ve inançsızlık adamlarından. “Bir günü
Sevmek...
Sevmek mi? "Nedeni olmadan bağlanmak birine. Gözlerine baktığında erimektir içten içe. Ellerini tuttuğunda titremektir.Gerçek huzuru bulmaktır tüm benliğinle. Hatta sarılamamaktır utançtan, Çünkü utanmaktır sevmek aslında. Yıllar sonra sarılmaya görüşmeye cesaret bulmaktır. Sevmek nedir aslen? Ölmek mi uğruna? Yaşamak mı onunla? Yoksa ayrılmak mi gerekince? Nedir insanı başkasına bağlayan? Güzelliği mi? Gülüşü mü? Saflığı mı?Sevmek nedir? Gözüne bakınca tüm dünyanın durması mı? Yoksa canı yanınca seninkinin de yanması mı? O olmayınca nefes alamamak mıdır sevmek? Cidden sevmek nedir? Mutlu eden şey midir? Yoksa içini derinden yakan mı? Sevgi, bir kelebektir aslen. Kelebek gibi ateşi görünce gitmek, ateşe yaklaşınca kelebek gibi yanmak. Birini sevmek,yanacağını bile bile yanmaktır aslen. Kelebek misali, bilerek ateşe uçmak, bilerek yanmak."
Reklam
Gelin kızın ölümü
Yavuz Bülent Bakiler’in altısı kız, altısı erkek on iki kardeşi vardır. Fakat bunlardan sekiz tanesi küçük yaşlarda vefat eder. Geriye iki kız kardeşi (Nuran, Şükran), ve tek erkek kardeşi (Naci) kalır. Şairin babası Cezmi Bakiler’in tayini Sivas’tan Antep’e oradan da Malatya’ya çıkar. Bu dönemde kardeşi Nuran, 13-14 yaşındayken Malatya’da
O Kadar Mı Yandın?
Sen kalbini o denizi bile kurumuş, limanda mı esir tutacaksın? ~A~
İslâmiyet’i Tebliğ Edebiliyor muyuz?
Yüceler Yücesi Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde Buyuruyor ki: "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır." (Ali İmran Sûresi, 104) "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a
364 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.