''Bilemedim ki hangisi daha zor; İncinmemek, İncitmemek, İncitene dua etmek..''
kendime ait herhangi bir gerçekliğim yoktu
Ne yazık ki hayatıma herhangi bir biçim vermeyi asla bilemedim. Gerek içimde kendimi başkalarına ya da kendime kanıtlamak ve bir şeylere direnmek isteği doğuracak herhangi bir engele karşılaşmadığım; gerek ruhum her an, bir an önce düşündüklerinin ve hissettiklerinin tam tersini düşünmeye ve hissetmeye, yani sıklıkla birbirine ters ve ısrarcı düşüncelerle her zihinsel ve duygusal biçimlendirmeyi parçalarına ayırıp yok etmeye fazlasıyla yatkın olduğu; gerekse kendimi başkalarının iradelerine teslim edip alacakları kararlara razı olmaya -ki zayıflıktan değil de, karşılaşabileceğim zorluklar karşısında vakitsizce, erkenden boyun eğişim ve boş vermişliğimden dolayı böyle yapıyordum- eğimli bir yaradılışta olduğumdan, asla kendime özgü ve özel bir biçimde olmayı kararlılıkla istemedim. Ve bakın bu yüzden başıma neler geldi! Kendimi tam olarak tanımıyordum; kendime ait herhangi bir gerçekliğim yoktu; hayatım sürekli birbirini izleyen yanılsamalardan ibaretti, neredeyse bir sıvı gibi akışkan, bir metal gibi dövülgen bir haldeydim; beni yalnızca başkaları tanıyor ve bunu kendilerine göre, bana atfettikleri gerçeklik doğrultusunda yapıyorlardı; her birinin bende gördüğü Moscardaların hiçbiri, kendim için bir hiç olan ben ile örtüşmüyordu; nitekim tekrar altını çizmek isterim ki, o pek çok Moscarda’nın her biri, kendi gerçekliğime sahip olmayan benden çok daha gerçekti.
Reklam
Ölesiye mutsuzum. Ne var ki, ölmek istemiyorum. Çünkü ölmek bir şeyin (yani ömrün) kullanılması, tüketilmesi, bitirilmesi değil, tamamlanmasıdır. Zaten ben günlerimi kullanmadım, biriktirdim (Ne için?). Şimdiye dek ne yaptım? Yalnızca bir seyirciydim. Üstelik kötü bir seyirci. Bakmasını bilemedim. Çünkü bilseydim, bana gerekli olan şeyleri görürdüm. Ellerim böyle boş kalmazdı.
Sayfa 100Kitabı okudu
~Bugüne kadar yalnızca, " Sen kimsin ?" diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim. ~Bana diyorlar ki : "Kendini tanırsan , insanların hepsini tanırsın ." Ben de onlara diyorum ki : "Ancak bütün insanları tanıyınca kendimi tanıyabilirim." ~Kendini tanıdığın ölçüde başkalarını yargılayabilirsin.De bana hangimiz günahkar ,hangimiz masum ?
Yorgunum... Yalnızım... Ya da bilemediğim bir hastalığa yakalandım. Geceleri uyku tutmuyor. Karanlıkta, yatağımın içinde oradan oraya dönüp duruyorum. Kalkıp kitap okusam ya... Onu da yapamıyorum. Artık gazete bile okuduğum yok. Ölesiye mutsuzum. Ne var ki, ölmek istemiyorum. Çünkü ölmek bir şeyin (yani ömrün) kullanılması, tüketilmesi, bitirilmesi değil, tamamlanmasıdır. Zaten ben günlerimi kullanmadım, biriktirdim (Ne için?). Şimdiye dek ne yaptım? Yalnızca bir seyirciydim. Üstelik kötü bir seyirci. Bakmasını bilemedim. Çünkü bilseydim, bana gerekli olan şeyleri görürdüm. Ellerim böyle boş kalmazdı.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
:D ben bilemedim.
Bu moda, o kadar yayılmış ki şimdi kastor mantosu olmayan hanımın hiç olmazsa kedi veya fare derisin­den bir kürkü olması gerekiyor. Tırnaklarını uzatıp sivrilten ve vücudunu baştan ba­şa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan baş­ka bir hayvana benzemek için uğraşıyor. Kadınlarda bu insan şeklinden uzaklaşma eğiliminin sebepleri ne olsa gerek?
Sayfa 31 - Alkım YayınlarıKitabı okudu
Öyle güzel ki , hangi kıtasını seçeceğimi bilemedim
Dünya benim diye göğsünü germe, Dünya kadar malın olsa ne fayda, Söyleyen dillerin söylemez olur, Bülbül gibi dilin olsa ne fayda. Kurtulamazsın azrail'in elinden, Bir gün olur çıkarırlar evinden, Allah'ın ismini koyma dilinden, Dünya kadar pulun olsa ne fayda. Sen de dersin söz içinde sözüm var, Çalarsın çırparsın oğlum kızım var, Senin şunda üç beş arşın bezin var, Bütün dünya malın olsa ne fayda. Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin , Helalini haramını seçmezsin, Kesilir nasibin su da içmezsin, Akan çaylar senin olsa ne fayda. Pir sultan abdal'ım çökse otursa, Küll-i günahlarım alsa götürse, Dünya benim diye çekse getirse, Dünya sana baki kalmaz ne fayda.
Sonra, Nazlı'yı kaybettim. Şimdi bazen düşünürüm: Ne olurdu, aramızda her şeyi konuşmuş olsaydık. Nazlı bana evden ayrıldıktan sonra nasıl yaşadığını anlatsaydı, neden birdenbire kaybolmak istediğini açıklasaydı. O kadar sevdiğim karımın hayatına ait bir kısmı, hiçbir zaman bilemedim. Sanki iki yıl, Nazlı hiç yaşamadı bana göre. Biliyorum, denebilir ki, üzücü olaylarla karşılaşacaktı; insan, belki de hiç istemediği sözleri duyacaktı. Olsun; hiç bilmemekten, bir insan hayatının o kadar yılını hiçe saymaktan daha iyidir herhalde. / Nazlı'nın hiçbir sözü, ölümün getirdiği o geri dönülmez soğukluk kadar çaresiz bırakmayacaktı beni / 209
Sayfa 208 - İletişim Yayınları
''Ben kendime inanmıyorum, ama Allah'a inanıyorum. Babam bir gün bana, sevdiğin birini kaybetmekten nasıl korkuyorsan, Allah'ın sevgisini kaybetmekten de öyle kork demişti. O'nun sevgisini kazandım mı hiç bilmiyorum. Ama onu çok seviyorum. Doğru mu yalan mı bilmediğim bir hikayeye göre, babanın biri oğluna biz gazetedeki dünya haritasını yedi
Sayfa 101 - Sayfa 6Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.