Gönderi

kendime ait herhangi bir gerçekliğim yoktu
Ne yazık ki hayatıma herhangi bir biçim vermeyi asla bilemedim. Gerek içimde kendimi başkalarına ya da kendime kanıtlamak ve bir şeylere direnmek isteği doğuracak herhangi bir engele karşılaşmadığım; gerek ruhum her an, bir an önce düşündüklerinin ve hissettiklerinin tam tersini düşünmeye ve hissetmeye, yani sıklıkla birbirine ters ve ısrarcı düşüncelerle her zihinsel ve duygusal biçimlendirmeyi parçalarına ayırıp yok etmeye fazlasıyla yatkın olduğu; gerekse kendimi başkalarının iradelerine teslim edip alacakları kararlara razı olmaya -ki zayıflıktan değil de, karşılaşabileceğim zorluklar karşısında vakitsizce, erkenden boyun eğişim ve boş vermişliğimden dolayı böyle yapıyordum- eğimli bir yaradılışta olduğumdan, asla kendime özgü ve özel bir biçimde olmayı kararlılıkla istemedim. Ve bakın bu yüzden başıma neler geldi! Kendimi tam olarak tanımıyordum; kendime ait herhangi bir gerçekliğim yoktu; hayatım sürekli birbirini izleyen yanılsamalardan ibaretti, neredeyse bir sıvı gibi akışkan, bir metal gibi dövülgen bir haldeydim; beni yalnızca başkaları tanıyor ve bunu kendilerine göre, bana atfettikleri gerçeklik doğrultusunda yapıyorlardı; her birinin bende gördüğü Moscardaların hiçbiri, kendim için bir hiç olan ben ile örtüşmüyordu; nitekim tekrar altını çizmek isterim ki, o pek çok Moscarda’nın her biri, kendi gerçekliğime sahip olmayan benden çok daha gerçekti.
·
1 plus 1
·
1,110 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.