Bir dua cümlesi geçiriyor kalbinden kalabalıklar içinde yapayalnız bir adam; duasına kim amin diyecek? Bir turna sürüsü geçiyor şehrin üstünden; onları kim farkedecek? Ufukları dünyanın en güzel kızıl tonlarına boyuyor güneş, şiirini kim yazacak? Limanda hafifçe sallanarak uyukluyor bir sandal; resmini kim çizecek? Hayatın sırrını uluorta ifşa ediverse mesela bir bilge; o sırra kim can kulağını verecek? Yolunu kaybetmiş şen şakrak bir nakarat; şarkısını bulmasına kim yardım edecek? Yuvasından düşmüş bir serçe yavrusu; yuvasına kim geri koyacak? Havada asılı duruyor bir feryad; imdada kim koşacak? Ağlar gibi uluyor uzun uzun sokakta terkedilmiş bir köpek; başını kim okşayacak? Bir köşede ömrünü tüketiyor eski bir ahşap konak; içine kim yeniden bir parça hayat koyacak? Hikayenin bir yerinde ayrı düşmüş iki sevgili, aralarını kim bulacak? Nasıl sevebildiğini unutmuş bir gönüle, sevdayı kim hatırlatacak? Kırık kalpler, kırık hayaller, hayrına kim yapıştıracak? *** Gökhan Özcan, Yine Aynı Hikaye
Evet, belki ben bir baltaya sap olamayan, sıkıcı ve acınacak durumda biriyim. Tersliğim, uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. Galiba hiçbir yeteneğim de yok. Kanımdan başka da verecek bir şeyim.. Gençliğim kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. Ne bir yuvam, ne dostlarım ne de bir işim var. Gençliğimin en verimli çağında bu kasabaya kısıldım kaldım. Erkekliğim, dinçliğim, kalbim gözümün önünde eriyor. Şunu da söyleyeyim, askere gitme vaktim gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. Ama o sabah gelip çattığında beni bu kasabaya bağlayan o güne kadar farketmediğim daha derin bağlar olduğunu farkettim. Çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu. Nedense o gün bana bu kavakları çamları çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi. Sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olmaz. Galiba bu sessiz sabahları köpekleri toprak kokusunu seviyorum. Ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. Ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum. Şimdi söyleyin bana, büyük, ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var, he? Kasaba (1997) Nuri Bilge Ceylan
Reklam
2024 okuma listem
1.Sharon Martin-Mükemmeliyetçilik Tuzağı 277 sayfa 2.Isabelle Filliozat-Kendine Güven 236 sayfa 3.Isabelle Filliozat-Çocuğun Duygusal Dünyası 287 sayfa 4.Isabelle Filliozat-İçimde Neler oluyor? 310 sayfa 5.Rory O’connor-Karanlık Çöktüğünde 373 sayfa 6.Isabelle Filliozat-Kusursuz Ebeveyn Yoktur 312 sayfa 7.Tammy Nelson-İçim İçimi Yiyor 121
Bilge ile köpek
Bir bilge gölün başinda oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak göle kadar gelip tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamiştir ama gölete geldiğinde sudaki yansımasıni görüp korkmaktadır. Bu yüzden suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasıni göremediği için suyu içer. O anda Bilge düşünür: " Benim bundan öğrendiğim şu oldu" der. "Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman Kendi içinde büyüttüğü korkulardir.. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir." Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiği şey, insanın büyük bir bilge, bir âlim bile olsa, bir köpekten dâhi öğrenebileceği şeyler bulunduğudur...
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Birbiriyle Bağlantılı Kavramlar
( Düşünce-Frekans-Müzik-Burç-Bilim-Büyü-Tılsım-Nazar ) _ DÜŞÜNCE _ _Buda: Her şey düşüncedir. Ne düşünüyorsak o oluruz. Bize düşüncelerimiz şekil verir. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Bu dünyayı yaratan, zihnimizdir. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Biz, içselliğimizin meyvesiyiz.
Reklam
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.