Sorarlarsa, "Ne iş yaptın bu dünyada?"diye rahatça cevap verebilirim yanıtını:
"Yalnız kaldım. Kalabildim! Yedi milyarın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından.."
Şimdi dur, dinle beni biraz. Hâlâ sana söyleyemediklerim var. Gözlerimin içine bak, anla beni.. Yoruluyorum, her gün biraz daha ağır geliyor. Keşke şimdiden bu kadar yorulmasaydım. Bir çocuk gibi ellerimden tut, çünkü insan tek başına her şeye yetemiyor bazen. Dağ olamıyor tek başına.
Ben karanlıklar içindeyim, benim için zor yaşamak, sana kendimden eksilterek birkaç tutam sevgi vermişsem eğer kıymetimi bil, ben kendime bile yetemeyen biriyim çünkü.
Dur, dinle beni biraz. Kendi acılarımı boşverip, senin acılarını almaya çalıştım ben. Senin canını yakan ne varsa, hepsini senden almaya çalıştım bu yüzden biraz daha acıyor. Dayanıyorum aslında, ama dayanamıyorum. Öyle ya, dayanamamak diye bir şey yok, dayanmak zorundasın, bunun başka seçeneği yok. Dayanmıyorum derken, omuzlarım bu yükü kaldıramıyor artık, her bir acı eklendiğinde daha da alçalıyor, ışte buna dayanamıyorum.
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.
Yalansız'dır.
Küsmek; seni seviyorum'dur.
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hâlâ buradayımdır, gitmiyorumdur,
gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için
değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini söyle demektir.
Hadi anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.
Yani, diyeceğim o ki:
Ben sana küstüm!
"Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek"
Bak bu yara annemden, ışte bu babamdan, buradaki ilkokul öğretmenimden, haa şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden. En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor.
Kıskanırlar kuzum, eğer kendi ayakları üzerinde duran bir kadınsan, gülen gözlerini, bitmeyen enerjini, tebbessümünü, acıların sana kattığı gücü kıskanırlar.