Bir dergideki çıplak fotoğrafın üç farklı insanın zihninde uyandırdığı çağrışımlar konu ediliyor. Ankara’dan İstanbula’a giden tren yolculuğunda bu üç insanın tesadüfen rastlaşmasını görüyoruz. Yol boyunca bu üç karakter de iç hesaplaşma yapıyorlar. Bence kitabın en ilgi çekici kısmı, dışarıdan normlara uyar gibi görünen ailelerin içinin ne kadar kırılgan ve çürük olduğu gerçeğini yüzümüze vurduğu kısım. Ersin anne babasının aşkından şüphe etmezken, büyüdükçe aralarında bir aşkın olmadığını, hatta aşkı hiç tatmadıklarımı düşünüyor. Bünyamin eşi hamile olduğu için tebrik edilirken, eşinin Garo’dan hamile kaldığından şüphe ediyor ve biz aile yapısı üzerindeki sosyal normların ince bir duvar olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra, insanın global dünyadan yer edinme çabasını, bunun getirdiği yalnızlaşma duygusunu da inceleyebiliriz. Üç karakter de hayatlarının tek düzeliğinden şikayetçi, kollektivistik bir toplumun globalleşme sürecinde getirdiği olağan bir yalnızlaşma durumunu gözler önüne seriyor.