Onayladığım önemli bir bilgi.
“1950’lerde bir grup psikiyatr bir odada toplandılar ve kendi deneyimlerinden yola çıkarak bir liste hazırladılar. Bu listeye Mental Bozuklukların Teşhisi ve İstatistiği Elkitabı12 adını verdiler. O günden bugüne altı farklı şekilde geliştirildi bu liste ve bugün, 973 sayfadan oluşan 374 akıl bozukluğunu listeleyen bir elkitabı haline geldi. Artık dünyada yaşayan herkesi bu listede kategorize edilmiş birçok bozuklukla sınıflandırabilirsiniz! Yani her gün gelişen ve deliliği tanımlayan bu listeyi öyle bir geliştirdiler ki, kitabın içeriğine göre hepimiz hastayız. Klinik psikolojinin kutsal kitabıdır bu. Ama asıl konu bu değil! Anlatmak istediğim konu şu, bugün bu kitaptaki sınıflandırma dikkate alınarak 0-3 yaş arası çocuklara dahi akıl bozukluğu teşhisi konulabiliyor. Peki nedir akıl bozukluğu?! Bu kitabı yazanlara göre, psikolojik bozukluklar beyindeki kimyasal dengesizlikten kaynaklanıyor. 1965 yılında bu kimyasal dengesizlik teorisini ortaya atan adam Schildkraut, bir çalışmasında beyinde düşüncenin oluşmasına yani beyindeki elektrik akımının bir noktadan diğerine ulaşmasını sağlamakta kullanılan nörotransmitter adı verilen bu küçük elektrik akımlarındaki aksamanın depresyona yol açtığını buluyor.”
Hawking, “hayali zaman”ın varlığını önerirken, kendi uzmanlık alanı olan fizikten felsefeye geçmektedir. Çünkü bu kavram bilimsel gözlem ve deneyden kaynaklanan bir kavram değildir. Benim gibi, bilgide bölünme olmadığını, felsefe ve fizik gibi bilgi alanlarının hepsini gerçekliğe ulaşmak için birleştirmek gerektiğini savunan biri, bir fizikçinin felsefe yapmasını, bir felsefecinin fiziki problemlere girmesi kadar hoş karşılar. Fakat sorun Hawking’in felsefe yapması değil, ne kadar doğru felsefe yaptığıdır. Bu noktada “hayali zaman” kavramının fizik ve felsefe açısından gerçekliğini tartışma aşamasına geliyoruz. Soruyu felsefi ağız ile sorarsak “Hayali zamanın ontolojik gerçekliği nedir?” ana sorumuzdur.
Reklam
TAMAM SENSİN
Burda ki az biraz fazla kitap okuyan çoğu kişiye göre de herkes cahil he tamam en bilgi sizsiniz tmam
İnsan, kendisi hakkında bilgi veren her türlü bilgi kaynağının sağlayabildiği bilgilerin de ötesinde karmaşık, çok yönlü bir canlıdır.
Her şeyin eninde sonunda geçeceğini bilmek, bir yandan şefkatli bir sığınak, bir yandan da karanlık bir mezardı. Boşluğa anlam katan ve bütün anlamların içini boşaltan bir bilgiydi. Bugünü var yarını yok kılan, ömrü kısa bir misafirlikle eş tutan, insana kardaki ayak izinden fazlası olamayacağını hatırlatan kadim ve kederli bir bilgi.
111111111111111111111111111111111111111111111
Bilgisayarların parçalarından yani donanım kısmından çok iyi anlayanlar bana ulaşabilir mi lütfen tavsiyeye ihtiyacım var işlerim için. Lütfen sadece gerçekten bilgi sahibi olanlar yazarlarsa sevinirim.
Reklam
Peygamberin sözü şöyle aşağı yukarı ... Ölünce insanın amel defteri kapanır. Üç şey dışında ... Birincisi sadaka-i cariye (devam eden sadaka), ikincisi arkasından hayır duası yapacak olan bir evlat, üçüncüsü de faydalı bilgi. ... İşte bu üçünü birleştiren şey vakıftır.
Sayfa 111 - Ufuk YayınlarıKitabı okuyor
" Beden güzelliği ya da gücü alçak ya da kötü bir insanda var olsa bile sadece o alçağın alçaklığını daha iyi bir şekilde göstermeye yarar. Adalet ve erdem dışındaki her [tür] bilgi yalandır ve bilgelik değildir. "
Çünkü önemli olan bilmek değil anlamaktır.
Varoluşun ana fikri, deneyimlemektir, her şeyi bilmek değil. Bilgi ancak deneyimlediklerini analiz etme yetisi geliştirdiğinde ve diğer deneyimleyenleri yargılamayı kestiğinde işe yarar kıvama gelir. Yani varoluşun katmanlarını anlamak için araçtır bilgi, ulaşılması gereken bir amaç değildir.
Sayfa 115
" Birkaç kişi tüm insanları köle gibi kullanır, çoğunluk da bu birkaç kişiyi efendileri olarak kabul eder. Fakat bizde herkes kardeştir. Çünkü hepimiz aynı anneden doğduk. Kendimizi bir diğerinin kölesi ya da efendisi kabul etmiyoruz. Doğanın bize verdiği eşitlik, bizi kanuni olarak da eşitliği aramaya ve sadece bilgi ve erdem bakımından üstünlüğü kabul etmeye zorluyor. "
Reklam
"Dürüstlük yoksa bilgi tehlikelidir ama bilgi yoksa dürüstlük de yetersiz ve faydasızdır."
·
Not rated
İstanbul Kiliselerinde Bir Gezinti
Kitabın adı "İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti" yerine, "İstanbul Kiliselerinde Bir Gezinti" ya da "İstanbul'un Ermeni Okullarında Bir Gezinti" olsaydı daha isabetli olurdu. 1800'lü yılların ikinci yarısında, İstanbul'un bazı mahallelerindeki gözlemlerini aktaran Ermeni yazar Hagop Baronyan, daha çok kilise ve okullar konusunun üzerinde eleştiri ağırlıklı durmuş. Kitaba başlarken gerçekten İstanbul mahallelerinde bir gezintiye çıkacağımı ummuştum. Otuz dört mahalle hakkında bilgi veren yazar, örneğin, Ortaköy'ün havası şöyle, Beyoğlu'nun insanları böyle, Balat'ın kadınları sade gibi; sanki çok uzak ve farklı diyarlardan bahsediyormuş gibi gözlemlemiş. Şu an kitabın üçte ikisini bitirdim ve bu incelemeyi yazdım. Kitap 136 sayfa, bitmesini iple çekiyorum. Bir güzel tarafı, yazarın mizahi ve akıcı dili. Okumak isteyen arkadaşlara tavsiyem, size pek bir şey katacağını düşünmüyorum. Vaktiniz çoksa çerezlik, öylesine okuyabilirsiniz.
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti
İstanbul Mahallelerinde Bir GezintiHagop Baronyan · Can Yayınları · 2014135 okunma
“ Ey dünyası ile âhiretini elden çıkaran kişi; ey halkı alarak Hâlik'ı bir yana bırakan adam, korkun yalnız maddî ihtiyaçtan... Zenginlik çabası dışında işlediğin bir şey yoktur. Yazık sana! Neler düşünüyorsun? Rızkın vaktiyle ayrılmıştır; artmaz ve eksilmez, öne alınmaz, sonraya kalmaz. Hakkın kefaletine inanmıyorsun. Bütün hırsın, sonu olmayacak şeyi aramakta. Bu kötü hırsın seni hakikî bilgi sahiplerinin huzurunda olmaktan alıkoydu. Hayır işlerde bulunmak sana nasip olmuyor. Çünkü hırsın var. Kârın eksilecek diye korkuyorsun. Zararının azalacağını sanıyorsun; bilâkis artar.” Fethür-Rabbâni Abdülkâdir Geylâni
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.