Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Duygular sosyolojisi 'hisler'in ve 'sezgi'nin sosyolojisidir: bu onun evvelce Aristoteles'te bulunan 'pratik bilgelik' (phronesis) düzenine ait olduğu anlamına gelmektedir. Ancak Aristoteles'in bize yardımcı olamayacağına inanıyoruz, çünkü buradaki 'pratik' hiçbir suretle 'bilimsel bilgi' kılavuzluğunda oluşmayıp sadece enformasyon ve kanaate dayanmaktadır. Hisler, basın ve televizyon tarafından yönlendirilebilir ama sezgi hiçbir zaman yönlendirilemez: o insanın kendini kamunun kanaatinden -Freud'un Süperego'sundan- olduğu gibi, aynı zamanda artık 'toplumsal tiplere' değil, tersine 'imaj tasarımı' alanına ait bulunan 'imajların' temsil edilişinden de kurtarabilme yoludur.''
malumat, bilgi ve farkındalığı ayırt ettim. “Malumat” bir olay, nesne ya da sistem hakkında verilen enformasyondur. Enformasyon parçalarının kendi aralarında ilişki kurarak anlamlı bir bütün dönüşmesiyle “bilgi” oluşur. “Farkındalık” da bilginin yaşamla ilişki kurulup anlamlandırılmasıyla oluşur.
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
714 syf.
·
Puan vermedi
Ne Bu Şiddet Bu Celal
Üniversitedeki hocamızın ‘bu kitabı okumazsanız dersimden geçemezsiniz’ diyerek insanları korkuyla sevk ve idare etmeye çalışan din adamlarının ve askerlerin aklıma gelmesine sebep olan karmakarışık bir inceleme kitabı. Yanınızda sözlük, defter ve bilgisayar olmalı. Yoksa efendim, bu kitabı zaman geçsin diye okumanız çok zor. Baş bile ağrıttığını söyleyebilirim. Azıcık aşınız, kaygısız başınız olsun istiyorsanız okumayın, zaten hocalar şiddetle önerip zorla okutturuyor. Her şey bir yana, tarım toplumlarından başlayarak mühür, damga ve matbaayla devam eden kitabın seyri, 21. yüzyılın nimetlerinden internet ve bilgisayarın icadıyla devam ediyor. İletişim tarihi üzerine bilgi edinmek için başvurmanız gereken nadide eserlerden birisi, tam üç cilt ama sizin vaktiniz vardır, okursunuz.
Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür - 1
Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür - 1Manuel Castells · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 200516 okunma
II. Abdülhamid'in Pan-İslam politikası isabetlidir. Orada yapılmak istenen şu: İslam dünyasında evvela enformasyon topluyor. Kullandığı adamlar doğru bilgi getirecek. Bu çok önemli bir şey... İkincisi oradaki muhtelif kuvvet odaklarını tarikat olabilir veya modern laik bir eğitim cemiyeti olabilir etkin bir şekilde etkiliyor ve takip ediyor. Yani biz o kadar kuvvetliyiz ki, diyor ihtiyarın biri, "Padişah, halife ne yapıyor" diye sormaya başlıyor. Onun kendi sıkıntılı hayatında tutunacağı dal İstanbul'daki halifedir. Çok iyi yetişmiş adamları var. Bu mekteplerden, Mülkiye'den, Galatasaray'dan her yere gidiyorlar. Casusluk, eski politika, bunu yapıyor. Fakat iş meselesi, memleketin sanayileşmesi zayıf. Onun için gerçekten olduğu gibi büyük bir kuvvet olamıyor; çünkü Avrupa convert'i çerçevesinde Osmanlı büyük devletlerden biri, bu çok açık, yaptığı şeylerden biri de oradaki Müslümanlara vatandaşlık vererek cemaatler üzerinde çok etkin bir şekilde kontrol kurmak. Bu çok önemli. .. İnsanları ve kitleleri yerinde tutmalı; güç vermese bile imaj veriyor.
Sıradan yurttaşın zarar gördüğü nokta her şeyden haberdar edilmesi fakat hiçbir şeye karıştırılmamasıdır. Esasen toplum yapısının bunca karmaşıklaştığı bir seviyede zaten ilişkiler istenilse de insanların yeterli oranda işin içinde yer alamayacakları biçimde düzenlenmiştir. İnsanları bu ölçüde " enformasyona " boğmak , bir bakıma onun donup kalmasını, bunca hız içinde akıp giden ve dört bir yandan dünyayı hallaç pamuğu gibi savuran olayların, ilişkilerin arasında şaşkın ve çaresiz kalmasını zorunlu kılıyor. Diyebiliriz ki dünyaya ne kadar açılırsak, o kadar etkisiz kalıyoruz. Yahut şunu diyebiliriz, bir siyasi rejim ne kadar açık ise, o kadar da ataleti davet edicidir. Nitekim insanlar bu büyük bilgi yığılması, haberler seli karşısında ruhsal bir tedbir alıyorlar. Kendi ölçülerine gore kapatıyorlar dünyayı kendilerine . Diyelim ki bir ideolojik kampın üyesi olmayı seçiyorlar. O zaman bütün enformasyon sağanağı bir düzene sokulmuş oluyor. Kişi kendine ulaşan bilgiler arasından hoşuna gidenleri ve gitmeyenleri ayırıyor. Onları yorumluyor, belli kategoriler içine sıkıştırıyor. Böylelikle akıl sağlığını korumuş oluyor. Bir avuntu sağlıyor yani. Yoksa bu kişi de bir başkasından daha "fazla" biliyor değil.
İnsan manevi susuzluğunu ve varoluşsal buhranını nasıl dindirebilir? -Bunun ilk adımı insanların,küreselleşmenin insanlara boca ettiği enformasyon kirliliğinden kendini korumasıdır. Cep telefonunu sadece telefon olarak ya da işinize yarayacak şekilde kullanın. Kendinizi bilgi kirliliği ve dedikodudan muhafaza edin. -İkincisi de büyük velilerin,Allah dostlarının kitaplarını okumaktır.
Sayfa 76 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Reklam
Endüstri-Sonrası Toplumların Özellikleri
- Ekonomik Yapıdaki Dönüşüm: Endüstriyel mal üretiminden, hizmetlere yöneliş olmuştur. Endüstri-sonrası toplumlarda esas önemli nokta eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi insani hizmetler ile bilgisayar, sistem analizi ile bilimsel araştırma ve geliştirme gibi mesleki hizmetler alanında yoğunlaşmaktadır. - Yükselen Yeni Sınıflar: Hizmet sektörünün gelişmesiyle eğitim, idare ve büro işlerinin artışıyla da beyaz yakalı işçilerin yapacakları işlerin sayısında çok büyük artışlar ortaya çıkmıştır. ... Ancak çok daha anlamlı bir başka değişme ise, bilim adamları, teknisyenler, mühendisler, öğretmenler, tıp personeli gibi "teknik ve profesyonel sınıfın" sayısındaki artıştır. - Bilginin Artan Rolü: Bell, gelmekte olan toplumun yeni paradigmasının teorik bilgi olduğunu vurgular. Bilgi, toplumun temel eksenidir ve stratejik kaynak haline gelmiştir. - Enformasyon Teknolojileri: Endüstri toplumunun doğuşunda nasıl buhar makinesi, elektrik, içten yanmalı motorlar gibi enerji teknolojisi büyük rol oyanmışsa, enformasyon teknolojisi de enformasyon toplumunun doğuşunda aynı role sahiptir.
Sayfa 145 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
...epistemik eşitlik, sadece hegemonyayı kırmakla kalmadı, uzmanlık/ehliyet gibi konumları anlamsızlaştırarak neyin gerçek bilgi olduğu ile ilgili soruyu ortadan kaldırdı ve bilginin güvenirliğini muhtevanın reytingine bağladı. Bu sebeple de karşımızda "kamuoyu ortalaması" denilebilecek bir enformasyon yığını birikti.
Deneyim
Olumsuzluk sadece de­neyimin değil bilginin de ayırt edici özelliğidir. Tek bir bilgi ha­lihazırda varolanı bütünüyle sorgulayıp dönüştürebilir. Enfor­masyon bu olumsuzluktan yoksundur. Deneyim (Erfahrung) de dönüşüme güç veren sonuçlar yaratır. Bu özelliğiyle halihazırda varolana dokunmayan yaşantıdan (Erlebnis) farklıdır.
542 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.