çünkü yetersizdir ellerin özlemi, yetersizdir gözlerin, kulakların özlemleri; çünkü yeterli olan, yalnızca yüreğin ve düşüncenin ortak özlemleridir; o sonsuz iç ve dış dünyanın özlemle yoğrulmuş bölünmemişliğidir; bakan, kulak veren, kavrayan, birlikte solunmuş bir bütünlük içersinde gerçekleşmiş olan bölünmemişlik; çünkü insana korku salan yalnızlıktan kaynaklanma o kapkara ve umarsız körlüğü aşabilme gücü, yalnızca bu bütünlüğe bağışlanmıştır; varoluşun bilgi köklerinden kaynaklanan o katmerli doğuş, ancak bu bütün içersinde gerçekleşir; ve Vergilius, seziyordu bunu, hep sezmişti — her zaman konuk olanın, her zaman sadece konukluğuna izin verilenin duyduğu özlem, insanoğlunun özlemi — sevgiyle harmanlanmış kulak kabartışı, soluk alıp vermesi, düşünmesi hep bu olmuştu; evrenin akıp giden ışıklarıyla, evrenin o hiçbir zaman bilgiye dönüşemeyecek bilinmezliğiyle, evrenin sonsuzluğunu yakalamaya yönelik, ama hiçbir zaman sonu gelmeyecek yaklaşma çabasıyla kaynaşmış bir kulak kabartma, bir soluk alıp verme, bir düşünme; bu sonsuzluğun en dıştaki etekleri bile erişilmez uzaklıktaydı, öyle ki, özlem dolu tutkunun egemenliğindeki el, o eteklere dokunmaya bile cesaret edemiyordu.