Türklerde belirli bir etkinlik, temsil ve davranış sürekliliği vardı. Burada en önemli nokta Türklerin kurduğu imparatorlukların yapısıydı. Bu imparatorluklarda Türkler her zaman azınlıkta ve hoşgörülüydü. Öyle ki genel olarak kendilerinden olmayanları ne Müslümanlaştırmaya ne de Türkleştirmeye çalışırlardı. Bu devletlerde ancak bir avuç Türk yönetici olurdu. İşgal ettikleri yerlerde de yöneticiler birkaç yıl içinde Türkleşen ya da İslamiyete geçen Türk olmayan yerli unsurlardı; bunlar Türk gibi düşünür ve Türkçe konuşurlardı. Bu dönemde başarılar ardı ardına geldi. Bilginler, bilimsel araştırmaları yakından takip etmekteydiler, teknikleri Avrupa'da kullanılan tekniklerin üstündeydi; mali durum çok iyiydi; en modern silahlar kullanılıyor, en sağlam donanmalar yapılıyor, şehirler dünyanın en önemli ve en güzel yapılarıyla donanıyordu. Bu refah dönemi yaklaşık bir ila iki yüzyıl sürdü. Her açıdan doruğa ulaşıldığı bir sırada düşüşe geçildi. Düşüşün belirtilerini kimse öngöremedi. Timur Rönesansı 1400'lerden sonra ilk işaretlerini verirken, 1550-1600 yılları arasında çöküşün ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. XVI. yüzyıl sona ererken zirveye ulaşılmıştı ve XVII. yüzyılda da kayda değer bir gerileme gözlenmedi: tam hızla yol alan bir gemi, makineleri bozulmuş olsa bile hızından bir şey kaybetmeden uzun süre yol almaya devam eder.
Sayfa 234 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Felsefe-Bilim ve Din +6
Duyguyu eleştirilerin üstüne çıkan bu saldırganları karşı koymaya kalkışan bilginler dahi eğer mantıkça iyi donanmamışlarsa düşman önünde pek dikiş tutturamazlar.Sonunda,bilimin egemenlik alanının daraltılmasına göz yummak zorunda kalırlar
Sayfa 19 - ebyKitabı okuyacak
Reklam
384 syf.
6/10 puan verdi
Kitap hakkında izlenimler
Aslında konsept güzel fakat yazar bağımsız değil, ırkçı söylemleri var. Genelde despot doğulular sözünü sık kullanıyor, haksız olmayabilir ama arkeolojik buluntuların yurtdışına kaçırılmasında Türk yasaları net değil demiş ama halbuki gayet o dönemde de netti. Sadece denetlenmiyor, uygulanmıyordu ; ki bugunden farklı diyemeyiz. Kaçırdıkları buluntular için kendilerini aklamak için kullanılan gerekçeler ifade edilmiş. Gene de hikayeler merak uyandırıcı, “arkeolojinin magazini” dersek yalan olmaz . Diğer yandan çeviri iyi değil. Her kelime Türkçe ama cümleleri anlamak bazen mümkün değil, çeviri sorunları var. Beklentimin biraz altında kaldı.
Tanrılar Mezarlar ve Bilginler
Tanrılar Mezarlar ve BilginlerC. W. Ceram · Remzi Kitabevi · 2011114 okunma
Sovyet Edebiyatı Üzerine +9
İnsanları;sınıf mücadelesi,savaş,yok sulluk yazgısı ve doğal ihtiyaçlarımız tarafından teslim alınmış,küsmen insanımsı toplum olduk ve halen de öyleyiz.Ama yüzyıllardır sürmesine karşın henüz geniş bir topluluğu kap samasa da aynı zamanda,bu yazgıya karşı amansız bir mücadeleye giriş miş bir insan toplumumuz.Amacı insanın özgürlüğüne kavuşmak olan bu mücadelede ki bu mücadele yeni bir hümanizmanın doğuşuna taniklık ettiği zamanlarda daha keskindir.Bilginler ve sanatçılar hep ön cephede yer aldılar
Sayfa 84 - ebyKitabı okuyacak
— "Müneccimlerimiz ilanı harp ve sünnet için uygun zamanları bilirler. Şeyhler gayb alemine mahsus sırları, medrese alimlerimiz ise neyin günah neyin sevap olduğunu bilirler. — "Yüce padişah! Eğer bu saydığın bilginler sadece anlattığın şeyleri biliyorlarsa, onların pek fazla bir şey bildikleri söylenemez". — "Neden?" — "Çünkü bilgi tehlike ile ölçülür". — "Ne demek bu?" — "Bilgi doğru olmak zorundadır ve bilgin, hata yapmaktan ölümden korkar gibi korkar. Sizin bilginleriniz hata yapmaktan korkarlar mı?" — "Doğrusu bundan pek emin değilim. Ama önce ne demek istediğini iyice anlat bana". — "Şunu kastediyorum: Müneccimleriniz ya da medrese hocalarınız bir hata yaptıklarında sözgelimi cezaya çarptırılırlar mı? Hata yapmaktan korkmuyorlarsa belki de hatanın cezasından korkuyorlardır". — "Hayır. Onlar cezaya çarptırılmaz. Çünkü onlara bilgin diye saygı duyarız". — "Öyleyse onların doğru düşünmeleri için yeterince şart yok demektir. Çünkü onlar doğru düşünseler de düşünmeseler de nasıl olsa saygı göreceklerini, tehlikeye düşmeyeceklerini bildiklerinden hatadan da korkmazlar.
Sayfa 135 - İletişim Yayınları
“Bilginler kurulu karşısındaki kurbağaya benzerim. Oysa öğrenmeyi, bilgilenmeyi o kadar çok isterdim ki! Eski kitaplara dalmak, eski kâğıtlara gömülmek kim bilir ne kadar zevklidir!”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.