Stefan Zweig insan psikolojisini, duygularını usta bir dille tahlil etmede çok başarılı bulduğumuz bir yazar. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu novellasında da yine betimlemeleriyle ustaca bir portre çizebildi zihnimde. Kitaptaki bilinmeyen kadını, hislerini, bitmek tükenmek bilmeyen aşkını, oturduğu apartmanı, sokağı okurken sanki içinde buluyorsunuz kendinizi. Ve bir oturuşta sonuna varmış oluyorsunuz.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu' ndaki mektup yazar Bay R.' a yazılmış. Bilinmeyen kadın ise on üç yaşından beri apartmana taşınan Bay R.'a tutkulu bir aşkla bağlanan ama hiçbir zaman gerçek değerinin bilinmediği ve sevdiği adam tarafından hiçbir zaman tanınmayan kadın. Aradan yıllar, olaylar, kişiler geçmesine rağmen aşkına sıkıca bağlı kalmış bir kadının mektubunu okuyoruz.
Her ne kadar kitapta çizilen kadın portresi ve betimlenen duygular, bir kadının sonsuz bağlılığı ve aşkı beni etkilemiş olsa da "kadının" çoğu zaman değersizleştirildiği noktalarda çok rahatsızlık duydum. Kitabın sevmediğim noktası bu oldu diyebilirim. Fakat Zweig' in dilini sevdiğim için diğer eserlerini de okumak isterim. Öneririm.