Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
"Bazen etten kemikten oluşmuş insanlar golgelerden daha az inandırıcıdir."
Tudor hanedanindan yanılmıyorsam 8. Henry nin (hani meşhur Boleyn kizimizla evlenebilmek adına dini kuralları, halkı, sarayı ve hatta kiliseyi kendi istekleri doğrultusunda yönlendiren kralımiz) dönemine denk gelen , ünlü hukukçu,filozof ve yazar Thomas More un ailesinin portresinin Alman ressam Hans Holbein tarafından yapılmasının hikayesi diyebiliriz. Hikaye More un evlat edindiği kızı Meg in ağzından anlatılmakta. Meg in hayatı ve yaşadıklarının yanında dönemin İngiltere ve Londrasi, Katolikler ve Protestanlar arası yaşanan gerilimler ve işin siyasi boyutlari hikayenin ana çatısını oluşturmakta.
Klasik tarihi kurgu olarak değerlendirmek bence yanlış olur. Bir aşk, aldatma, ihtiras ya da intikam üzerinden gider çoğu İngiliz dönem romanı. Burada da romantizm ve tutku var ama ana temayı oluşturan daha çok karakterlerin incelemesi ve hayatlarında yapmış olduğu seçimler olmuş. Tarihi kişileri bu şekilde incelemek de özellikle Hollandalı yazar Erasmus un diyalog ve konuşmalarına yer verilmesi ile kitabi akışkan bir hikaye olmaktan çıkarıp bilgi ve araştırma kaynağı çizgisine daha çok yaklastirmis.Dolayısıyla okumaktan keyif almayan pek çok kişinin keyif alamadıklarına dair yorumlarini bu beklentiyle başladıklarından ötürü normal buluyorum.
Kitap 632 sayfa , öyle pat diye bitmiyor. Yukarıda bahsettiğim detaylar sebebiyle de okumak sekteye ugrayabiliyor. Ben her bir karakteri ve olayı araştırarak okumayı renklendirmeyi başardım. Özellikle More hakkında bol bol araştırdım ve özellikle Hans Holbein in tablolarına bakmak işin en zevkli kısmı oldu.
Leonardo da Vinci ve Kadınları
Leonardo da Vinci.. Dünyanın gördüğü en büyük dahilerden biri. Ressam, mucit, mühendis, mimar, bitkibilimci, müzisyen ve daha bir çok disiplinle uğraşsa da Leonardo'nun en büyük tutkusu şüphesiz ona göre sanatların ve bilimlerin en yücesi olan resimdir. #104093623
Ancak farklı dönemlerde Leonardo da Vinci'nin farklı
Efendim hikayemizin özeti şöyle: Hikaye aslında basit gibi duruyor. Ama içinde ciddi izler bırakıyor. Bu arada yazarın da kısa hayatına bakarsanız, 1942 yılında Brezilya’da eşiyle birlikte intihar etmeyi seçerek hayatına eşiyle beraber son vermiş bir adam. Dolayısıyla normal bir insan tipinden bahsetmiyoruz. Ve bunu da edebiyatın kaçınılmaz sonu
“Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu”
“Stefan Zweig”
Yazar ; eserde tek kişinin gözünden aşkın psikolojini inceler ve aşkın manasının usta bir kalemle kalın harflerle altını çizer.
Zweig ; Avrupa’nın “çöküş ve yükseliş” döneminin ürünü ve aynı zamanda biyografi ustası bir yazardır. Bu eserde de bilinmeyen bir kadının portresi - aşkın ne demek olabileceği çerçevesinde - ,yoluyla aşk ; fedakarlıklarından , tutkunluklarına ; şehvetinden , inceliklerine kadar ilmek ilmek son derece başarılı bir şekilde işlenmiştir.
Küçük hacimli bir eser olması artısıyla , yolculuklarda rahatlıkla okunabilecek , yorucu olmayan bir eser olarak tavsiye edilir.
“ Ve bir defa daha o saatlerin cehennemini yaşamak zorunda kalsaydım, ve beni neyin beklediğini önceden bilseydim de , yapmış olduklarımın hepsini yine yapardım, sevgilim, bir defa daha , binlerce defa yapardım.” Bilinmeyen Bir Kadının Mektubundan...
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226,7bin okunma
iyi bir avukat olan Thomas More kralın danışmanıdır.Yıllarca kafirlere karşı mücadele vermiştir.Meg evlat edinmiştir.yıllar sonra meg kralın oğluyla evlenir.Alman ressam hans Holben'in yaptığı tablo ile ne gibi sırlar orta cıkacak hangi sırlar deşifre olacak meg ve babası tablodaki sırları görünce birbirine anlatmak zorunda kalırlar.
1527 yılları tudor hanedanı mensuplarının sırlarla dolu hayatları ..
Vannora bu kitabında din ,politika,sanat içiçe okuyuca sunuyor.
Katolik ve Protestanlığın birbiriyle savaş içinde var olmaya çalıştığı dönemlerde, radikaller ve bazı rahipler dışında herkesin inançları doğrultusunda yaşamak için haklı sebepleri olduğunu savunan bir kitap... Çoğulukla Meg'in hümanist bakış açısıyla yazılması, kitabın tarafsızlığını korumada büyük bir etken tabi. Diğer bir etken ise hem Katolik hem de Protestanların görüşlerine ayrı ayrı yer vermesi, kendilerini açıklama şansı tanıması...
Thomas More'a ev halkı tarafından "Baba" denmesini okurken garipsemiştim. Belki de başkalarının fikirlerini kulaklarını sımsıkı tıkaması onu çıkarcı rahiplerle aynı saflara koyduğu ve herhangi bir çıkarı olsa da olmasa da onların yararına çalıştığı için ve biraz da hümanist imajına rağmen muhafazakar bir kafa yapısına sahip olduğu için ona "Baba" yani ingilizcede aynı zamanda "Rahip, peder" anlamına gelen "Father" sözcüğü yakıştırılmış. Tudors'ta ve diğer tarihi romanlarda da More'u pek sevmediğim için önyargılı yaklaşıyor olabilirim ama bu kitapta da onu hiç sevmedim. John'un More'a olan onca bağlılığı, dokunaklı konuşmaları beni ona ısındırmaktan çok John'a karşı antipati oluşmasını sağladı.
Birkaç karakter dışında karakterler bana itici geldi. Kitabı romantik ve tutkulu bir kitap olduğunu düşünerek okumaya başladım ama bu da beklentimi de karşılamadı. Genel olarak kitabın bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyebilirim. Ancak benim için bir artısı oldu: Resim yapma isteğimi depreştirerek yıllarıdır tamamlayamadığım yağlı boya tablomu bitirmek için beni harekete geçirdi.