Tansık: Akıl yoluyla açıklanamayan ve bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay. Mucize.
Kullanımı:
Sekizde havaalanında olabilmek için artık bir tansık gerek.
Remil:
1. Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakmak.
2. Bu yolla bakılan fal.
Kullanımı:
yalan tüm kahinler yalancı remil
ansızın çıkagelen sevgili yoktur
Tensikat:
1. Düzen vermeler, düzenlemeler, düzeltmeler.
2. Bir işyerinde kadro düzenlemeleri.
Kullanımı:
Yazık ki üçüncü ayında tiyatromuzda sıkı bir tensikat başladı. Ben kadro haricinde kaldım.
Etüv:
1. Yiyecekleri, nesneleri yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan kapalı araç.
2. Türlü eşyaları kurutmakta veya temizlemekte kullanılan araç.
3. Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı araç.
Kullanımı:
O zaman kokuşmuş leşler usulca sallantıda duran etüvün içinde ılımaya terk ediliyordu.
Muvazzaf:
1. Silahlı Kuvvetlerde çalışan meslekten subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler.
2. Bir görev ve hizmetle yükümlü olan (kimse).
Kullanımı:
Muvazzafların anlattığına bakılırsa, yüzbaşı Ortolan barış zamanı karargâhta hemen hemen hiç ortalıkta görünmezmiş.