Ruh Adam'da Dil ve Şiir: Ruh tahlillerinin ve bir psikolojik romanın bu kadar akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış olması, bana öyle geliyor ki, sadece Atsız nesrinin başarabileceği bir iştir. Eserde evet, işmizaz, muhayyele, muhassala, istihfaf, ihfâ, garâmî, cemad, tarziye gibi bugün artık seyrek kullanılan, gençler tarafından pek
Kelimeler
Tüm kelimeler büyülüdür tıpkı en bilinmeyen gibi her kelimenin büyüsünde sevişmek vardı seninle
Reklam
Kelimeler seni ürkütmesin,artık hayatta olmayan bir kadın ne bekleyebilir ki? Ne sevgi ne merhamet ne de bir parça sükunet..
Kız da ayağa kalktı ve onunla yürüdü. Hava kararmıştı. Adam yanındaki yüzü seçemiyordu. Kız adımlarını yanındaki insana uydurmuş olduğunun farkında değildi. Yavaş yavaş yürüdüler, yan yana. Birbirlerini anlamanın görünmeyen duygusu bu yalnız iki insana mutluluğu aynı anda getirmişti. Dudaklarının arasından çıkan kelimeler giderek içtenleşiyor, konuşmaları sessizleşiyordu. Az sonra birbirlerine iyice sokulmuşlardı.
İyilik ve kötülük bilgisi ağacın meyvesini yeme iğrenç suçunu işledikleri gerekçesiyle bahtsız çifti cennet bahçesinden kovmak için. O zamana dek bilinmeyen ilk günahın ilk kez tanımlanmasının kökeninde bulunan bu olay asla yeterince açıklanamadı. Öncelikle, bilgilenmenin -özellikle de iyilik ve kötülük gibi nazik konularda- cahil kalmaya her
Osmanlı, İslamlığı ciddiye aldı. İslamlık put kırıcılığını ciddiye aldı. Osmanlı bunu İslamlığın ciddiye alınışından da öteye götürdü. Kuralları ciddiye aldı, insanı ciddiye almadı. (…) Bütün değişimleri devlet eliyle gerçekleştirmek istedi. (...) Tiyatroyu soytarılık, resmi küfür sayıyordu. Bütün sosyal kurumlar, askerlik örgütü için birer
Reklam
"Benim için sen... Bunu anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalır."
25 Mart 1974
Bireye ne oluyordu? Yahya Kemal kendisinc soru sorulmasından hoşlanmazdı. O, geleneği temsil ediyordu. Onunla tartışılamazdı. Kendisinc bir toplantıda genç bir adam soru sorunca yanındaki. ınc dönerek, 'Kim bu adam?” demişti. Osmanlı gosterişi sevmiyordu. Kuçuk saraylarda, ahşap evlerde oturuyordu. Tiyatroyu soytarılık, resmi küfür sayıyordu,
"Yüreğimden dökülen kelimeler, zamanın sırlarını taşır. Ruhumun derinliklerinden gelen bu mektup, bilinmeyenin özlemiyle dolu. Belki de sen, bu satırları okurken, yıldızlar arasında bir yerlerde, ruhumun sızıntısı olacaksın."
303 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.