Selamün aleyküm Ya Kitap ehli
İnsan inandığı gibi yaşamalı öyle değil mi? ya da biraz devrikleştirirsek inandığını yaşayana insan denir...
Bir sorumluluğunuz var, kısıtlı süreniz, dönüşü olmayan.
Elinizden geleni yapınca mesrur olacağınız ama gayretinizi esirgediğiniz de ise en bedbaht hâle düşeceğiniz...
Peki ya menfaatlere gelelim, sevgiyi
Kitabı okumaya başlamadan önce kıtabın isminin "Tek Kanatlı Kuş" olması sebebiyle kitap ile ilgili bir sürü tahminlerde bulundum.
İlk tahminim; şayet benzetme yapmıyorsa gerçekten hikaye yaralı bulunan bir kuşun çevresinde geçen olay örgüsü,
İkinci tahminim; şayet mecazi ise tek kanatlı kuşların hiç bir zaman uçamayacagi için insan
Serkan Karaismailoğlu' nun Kadın Beyni Erkek Beyni, Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum dan sonraki üçüncü kitabı Pia Mater . İlk iki kitabını da büyük bir keyifle okuduktan sonra hayal kırıklığına uğramayacağım hususunda emindim. Bir farkla... Bu defa romandı okuyacağım. Nöro Roman...
Temmuzun ilk günlerinin ultra aktif geçmesi biraz canımı sıksa
"Bir roman okumuştum Nilay. Bundan yıllar önce. Şimdi adını hatırlamıyorum. Romanın kahramanı bir polisiye yazarı. Dünyaca meşhur ve Nobel ödüllü bir yazar. İmza günleri düzenleniyor ve önünde binlerce kişilik bir kuyruk oluşuyor. Kitaplarını imzalaması için yazar adına iki günlük bir organizasyon gerçekleştirmişler. Yazar, önüne konan her
Darcy Coates / Ashburn Köşkü’nün Laneti
Sırları, gizemleri ve gerilimi ile sürükleyici bir kitap. Bilinmeyene karşı duyulan merak duygusu akıcılığı sağlarken, mekanların ustaca tasvirleriyle kurguya dahil olmanız oldukça kolay oluyor. Karakterlerin yaşadıkları hisler maalesef bana geçmedi. Konusu ve akıcılığı ile soluksuz okutsa da hep bir eksiklik hissi verdi. Bu kitabın filmi olsaydı, efektler ve atmosfer ile daha iyi hissedilecek ve o zaman korku kategorisine rahatlıkla dahil edebilecektim.
Küçük bir taşra kasabasının dışında yer alan Ashburn Köşkü yeni sahibini bekliyordu. Enteresan ve korku içeren hikayeler tüm kasabayı sarmış, bilinmezlik hepsini farklı şekilde etkilemişti. Ashburn’un geçmişi karanlıktı ve gerçekler anlatılıp yayılamayacak kadar korkunçtu.
Annesini kaybeden ve zar zor geçinen Adrienne hiç tanımadığı bir akrabasından bir mülk miras kaldığını öğrenince orada yaşamaktan başka çaresi olmadığını anladı. Bir valize sığan tüm eşyası ve ona yarenlik eden kedisi Wolfgand ile başlayacağı yeni hayatında onu bekleyen kötülükten haberi yoktu.
Kendisinin algılayamadığı ama kedisi ve dışardaki hayvanları endişelendiren bir şeyler oluyor, havanın ani değişikliklerine anlam veremiyordu. Bu da onu araştırmaya ve duydukları karşısında geçmişin peşine düşmeye itti.
Okurken sahneler gözünüzde o kadar gerçekçi canlanıyor ki sanki sizde orada onların yanında gibi hissediyorsunuz.
Keyifli okumalar…