O gece Tita hiç uyuyamadı.Hissettiklerini açıklamaya sözcükler yetmezdi. Ne yazık ki o zamanlar uzaydaki kara delikler henüz bilinmiyordu. Eğer bilinseydi göğsünde büyük bir karadelik açıldığını hissettiğini söylemesi kolay olurdu. Bu kara delikten sürekli gelen soğuk içine işliyordu.
İnsana dair öylesine lakaytım ki. Tüm bu lakaytlık içinde insana dair merak ettiğim tek bir şey biliyorum. Geceleyin sadece lastik sesini duyduğum ve ışıklarını gördüğüm arabaların içindekileri. Nereye gidiyorlar acaba? Evine mi, işe mi gurbete mi, askere, hastahaneye mi? Nereden geliyorlar acaba? Yoksa meyhaneden mi dönüyor? Acaba pişman mı? Kederli mi heyecanlı mı? Ağlıyor mu mutlu mu? Yüz hatları gevşek mi kasılmış mı? Yorgun mu dinç mi? Uykusu var mı? Niçin böyle? Kendimi en rahat hissettiğim zaman dilimi, gece. Kendimi en rahat hissettiğim mekan, arabanın içi. Bu ikisi birleşince insanın ne saklayacak bir sırrı ne gizleyecek bir yüzü kalıyor. Ne karşıdan gelen yüzünüzü görebiliyor. Ne birisi sesinizi duyabiliyor. "Yerin kulağı vardır." sözünü çiğneyen bir an bu. Bu merakın sebebi insanların hava almaya çıkardıları büyük sırları olmadı hiçbir zaman. İnsanın en hesapsız, en faş anı bu an. Ve müthiş bir muammayla, insanın bu en açık en saf halinin birleştiği an. İnsanın ruhunu tanımanın en net olduğu ama en imkansız olduğu an. İşte bu yüzden Tüm lakaytlığımı paramparça ediyor bu bilinmezlik. Bilinseydi ne olurdu? Ben tümüyle lakayt olurdum.
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
O Kadar Cahilsiniz ki Dininiz Var Diye Ahlaka İhtiyacınız Kalmadığını Sanıyorsunuz - Nikola Tesla Çocukluğunda travmalar yaşamış, ailesinden yeterince destek görememiş, duygusal ihmale maruz kalmış, ölümcül birçok hastalıkla mücadele etmiş bir mucit, Tesla. Döneminin çok ilerisinde bir insan olması onun yeterince anlaşılamamasına neden olmuş. Bu durum aklıma: Yunus Emre’nin yaklaşık 600 yıl sonra değerinin anlaşılmasını getirdi, bir insan ki döneminden 6 asır ileri bir seviyede olabiliyor. Tabii burada şu gerçek de ortaya çıkıyor: Döneminin ötesinde olan insanları anlayabilmek için döneminin ötesinde olan yetkililerin görev başında olması gereklidir ki bu insanların değerleri yaşadıkları zamanda anlaşılabilsin... Kitapta Tesla’nın yaşamı anlatılarak Edison ile karşılaşması ve bu karşılaşmanın kendi hayatına yansımaları anlatılıyor. Acaba diyorum Tesla’nın değeri zamanında bilinseydi, ona yeterince destek sağlansaydı, laboratuvarı yanmasaydı ve öldükten sonra odasında bulunan projelerine el konulmasaydı günümüzdeki teknolojinin geldiği yer nasıl olurdu, hayatımızda ne gibi değişikler olurdu? Tüm bunlar ve fazlası halen muammalarını korumaktadır... Okunmasını tavsiye ettiğim kitaplar arasına bu kitabı da ekliyorum. Tesla’nın üç serilik -biri roman olmak üzere- kitapları daha var elimde, onları da okumayı düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. :)
Nikola Tesla
Nikola TeslaTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 2020446 okunma
"Hiç kimse kendi konumunu az da olsa kusurlu bulmayacak kadar mutlak anlamda mutlu olamaz. İnsan mutluluğunun özü kaygı uyandırıcıdır. Ne tamamen ele geçirilir ne de hep sürer. Bir adamın çok büyük geliri olabilir,ama aşağı bir sınıftan geldiği için hicap içindedir. Bir başkası soylu olduğu için tanınır,ama ailesinin maddi kaynakları yetersiz olduğu için tanınmamış olmayı yeğler. Bir adam hem zengin hem de soylu olabilir,ama yaşamını bekar sürdürdüğü için hayıflanır. Bir başkasının mutlu bir evliliği vardır,ama hiç çocuğu olmadığından servetini bir yabancıya bırakacak olmanın sıkıntısıyla yaşar. Başka bir adam ise çocukları olduğu için mutludur ama oğullarının ya da kızlarının işlediği kusurlar yüzünden üzülür,gözyaşlarına boğulur. Demek ki hiç kimse kendi payına düşen mutlulukla tamamen nasiplenemez. Çünkü her mutlu durumun tatsız bir yanı vardır. Sadece henüz yaşanmadığı için bilinmiyordur. Bilinseydi ürkütücü olurdu."
Sayfa 178 - Belirsizlik tesellisiKitabı okudu
Ne yazık ki o zamanlar uzaydaki kara delikler henüz bilinmiyordu. Eğer bilinseydi göğsünde büyük bir kara delik açıldığını hissettiğini söylemesi kolay olurdu.
Boethius | hep böyle değil midir. .
“Hiç kimse kendi konu­munu az da olsa kusurlu bulmayacak kadar mutlak anlamda mutlu olamaz. İnsan mutluluğunun özü kaygı uyandırıcıdır. Ne tamamen ele geçirilir ne de hep sürer. Bir adamın çok büyük geliri olabilir, ama aşağı bir sınıftan geldiği için hicap içinde­dir. Bir başkası soylu olduğu için tanınır, ama ailesinin maddi kaynakları yetersiz olduğu için tanınmamış olmayı yeğler. Bir adam hem zengin hem de soylu olabilir, ama yaşamını bekar sürdürdüğü için hayıflanır. Bir başkasının mutlu bir evliliği, vardır, ama hiç çocuğu olmadığından servetini bir yabancıya bırakacak olmanın sıkıntısıyla yaşar. Başka bir adam ise çocukları olduğu için mutludur ama oğullarının ya da kızlarının işlediği kusurlar yüzünden üzülür, gözyaşlarına boğulur. Demek ki hiç kimse ken­di payına düşen mutlulukla tamamen nasiplenemez. Çünkü her mutlu durumun tatsız bir yanı vardır. Sadece henüz yaşanmadığı için bilinmiyordur. Bilinseydi ürkütücü olurdu. "
Sayfa 178 - Hayykitap (26. Basım, Ağustos 2021)
Reklam
34 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.