Yasaklı kitap “Kuyucaklı Yusuf”
“1937 Haziran aylarında kötü bir haber aldı Sabahattin. ‘Kuyucaklı Yusuf’ mahkeme kararıyla toplatılmıştı. Kitabı yayımlayan yayınevinden aldığı bilgiye göre, gerekçe ‘halkı aile hayatı ve askerlikten soğutmak’tı. Sabahattin’i, kitabın yazarı olduğu için ve Remzi Kitabevi’nin sahibi Remzi Bengi’yi de kitabı sattıklarından dolayı mahkemeye çağırdılar. Mahkeme 7 Ekim 1937’de Eskişehir’de görülecekti. Canı sıkıldı Sabahattin’in. İyi bir avukat olan asker arkadaşı Niyazi’nin görüşünü aldı. Kılı kırk yaran arkadaşı: ‘Bir kere mutlaka bilirkişiden görüş alacaklardır. Bir bilirkişiden değil, üç bilirkişiden kitabı inceleyip düşüncelerini bildirmelerini isteyeceklerdir. Mahkeme, bilirkişilerin tarafsız olmasına dikkat etmek zorundadır,’ deyince, içine su serpildi Sabahattin’in. Eşi Aliye’ye; ‘Göreceksin, bilirkişiler gayet iyi bir yorum yazacaklar ve beraat edeceğim!,’ dedi…”
Sayfa 197Kitabı okudu
Yaşanabilecek en büyük felaket, olay yerinde delilleri bulamamak, dolayısıyla suçu aydınlatamamak, suçluyu adalete teslim edememek değildir. Telafisi mümkün olmayan, bir izi delil sanan ya da bir delili yanlış yorumlayan bilirkişiler yüzünden masumların suçlanması ve mahkûm edilmesidir.
Sayfa 12 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Kitap bu paragraf ile başlıyor. Müthiş.
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü... Akıl çağıydı, akılsızlık çağıydı... İnanç devriydi, kuşku devriydi... Mevsimlerden Aydınlık'tı, mevsimlerden Karanlık'tı... Umudun baharını, çaresizliğin kışını yaşıyorduk... Elimizde hem her şeyimiz vardı, hem de hiçbir şeyimiz yoktu... Hepimiz ya cennete gidecektik, ya da doğruca öteki tarafa - Sözün kısası, öylesine bugüne benzeyen bir dönemdi ki, dediği dedik kimi bilirkişiler o dönemde olan bitenlerin 'iyi', ya da ne kadar 'kötü' olduğunun, ancak en üstünlük dereceleriyle ifade edilmesi gerektiğinde ısrarlıydılar.
Sayfa 11 - Koridor Yayıncılık / Ciltli, 2020Kitabı okudu
Şimdiye dek okuduğum en iyi kitap başlangıç paragrafı
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü... Akıl çağıydı, akılsızlık çağıydı... İnanç devriydi, kuşku devriydi... Mevsimlerden Aydınlık'tı, mevsimlerden Karanlık'tı... Umudun baharını, çaresizliğin kışını yaşıyorduk... Elimizde hem her şeyimiz vardı, hem de hiçbir şeyimiz yoktu... Hepimiz ya cennete gidecektik, ya da doğruca öteki tarafa -Sözün kısası, öylesine bugüne benzeyen bir dönemdi ki, dediği dedik kimi bilirkişiler o dönemde olan bitenlerin ne kadar 'iyi', ya da ne kadar 'kötü' olduğunun, ancak en üstünlük dereceleri ile ifade edilmesi gerektiğinde ısrarlıydılar.
en duyarlı bilirkişiler dahi hayatları boyunca sözel tacize uğramış çocuklar için bir şey yapamamaktalar.
hepsini okumayana da kazık girebilir, dikkat uzun alıntı.
PADİŞAHA GİREN KAZIK     Raviyan-ı ahbar ve nakılan-ı asar ve muhaddisan-ı rüzigar o güna rivayet ve bu tarz üzre hikayet ederler ki, çook eski zamanlarda, yeryüzünün bilinmedik bir yerinde, suları bol, dört yanı yol, kişileri erimli, toprağı verimli, halkı erdemli, yazarları görkemli bir ülke vardı. O ülkede her kişi salt kendi çıkarında olup,
Reklam
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.