''Milyonlarca çocuğu bozucu, köreltici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.''
Sahte pasaporttan başlayp, kırmızı pasaportlarla devam eden bu maceranın en acıklı ve en gülünç yanı nedir biliyor musunuz? Bunların hepsi aynı insan verildi. Ben ozaman da bendim; şimdi de benim. Birleşmiş Milletler'in her yerde denetlenen, insanı kuşkulu duruma sokan soluk mavi pasaportunu alan da aynı kişi, en üst düzey pasaportunu alan da. Ozaman, aynı kişiye niçin farklı farklı statüler, farklı muameleler uygulanıyor. Ozaman niçin sahte pasaport bulmak zorunda kalıyordum da sonradan bu devlet bana kırmızı pasaport veriyor?
GÜNAHA ÇAĞRI
Günah ne kadar çekici yarabbi ...Ve suç elbette.
Hiç bir günaha ve suça bulaşmamış masumlar içinse
hayat ne kadar rahat ve ne kadar sıkıcı.
Kim günahı tanımayan bir masuma aşık olmak ister?
İnsanları günaha çağıran bir mabet kurmak isterdim,
her saat başı çanları çalıp "Günah işleyin çocuklarım,
günah işleyin
"Bir asker olmanın en garip yanı nedir, biliyor musunuz? Size durmadan intihar etmeniz söylenir siz de itaat edersiniz. Bu nedenle çoğumuzun cennete gitmek istemesi,şanslı bir durumdu. Saldırıların hemen hemen çoğu, iyi savunulan pozisyonlara cepheden yapılan hücumlardı. Bu her iki taraf için de geçerliydi. Düşman ölülerini görür olduğumuzda, onlar için üzülmeye başlardık. Aynı durumdayken onlar da bizim için üzülürler miydi diye merak ettim. Öyle zamanlar oluyordu ki ölülerle yaralılar, üst üste üç kat halinde birbirlerine karışıyorlardı...."