" Ağlarsam ayıp olur mu? " " Ağlamak asla ayıp değildir, sersem.Niye ki? " " Bilmem, henüz alışamadım.içimdeki kafes bomboş kaldı sanki... "
Kimse giremez yazıp astım kalbimin kapısına.O gül yüzlü oturdu başköşeye.Güldü; ben okuma bilmem dedi.Bilenlerin geri döndüğü nice kapılar vardır ki bilmeyenlerin önünde açılır ardına kadar.
Sayfa 56 - Profil Kitap
Reklam
“Sana seni seviyorum diyemem belki ama kalabalık bir ortamda gülerken ilk senin gözlerine gülümserim ve eve giden kısa yolu seninle birkaç adım fazladan atabilmek için uzatırım. Bazen de bilerek adresi kaybederim. Bilmem ki anlaman için bazen elimi kaybeder, elinde ararım. Bazen de ezbere bildiğim şarkının nakaratında saçmalarım. En güzel kelimelerle kurduğum cümlenin devrilmesini seyrederim. Konuşurken aniden bir kekeme oluveririm. Bazen de yağmurlu havada şemsiyeyi başımız yerine yağmur ıslanmasın diye tutarım. Kaybolur ayaklarım, aniden topallayarak sana yaslarım omzumu, anla ama sana seni seviyorum diyemem, anla. Hadi elimi tut, gökyüzü bulutlardan düşüyor.”
Kader Çakır
Kader Çakır
“Sana seni seviyorum diyemem belki ama kalabalık bir ortamda gülerken ilk senin gözlerine gülümserim ve eve giden kısa yolu seninle birkaç adım fazladan atabilmek için uzatırım. Bazen de bilerek adresi kaybederim. Bilmem ki anlaman için bazen elimi kaybeder, elinde ararım. Bazen de ezbere bildiğim şarkının nakaratında saçmalarım. En güzel kelimelerle kurduğum cümlenin devrilmesini seyrederim. Konuşurken aniden bir kekeme oluveririm. Bazen de yağmurlu havada şemsiyeyi başımız yerine yağmur ıslanmasın diye tutarım. Kaybolur ayaklarım, aniden topallayarak sana yaslarım omzumu, anla ama sana seni seviyorum diyemem, anla. Hadi elimi tut, gökyüzü bulutlardan düşüyor.”
Kader Çakır
Kader Çakır
“Sana seni seviyorum diyemem belki ama kalabalık bir ortamda gülerken ilk senin gözlerine gülümserim ve eve giden kısa yolu seninle birkaç adım fazladan atabilmek için uzatırım. Bazen de bilerek adresi kaybederim. Bilmem ki anlaman için bazen elimi kaybeder, elinde ararım. Bazen de ezbere bildiğim şarkının nakaratında saçmalarım. En güzel kelimelerle kurduğum cümlenin devrilmesini seyrederim. Konuşurken aniden bir kekeme oluveririm. Bazen de yağmurlu havada şemsiyeyi başımız yerine yağmur ıslanmasın diye tutarım. Kaybolur ayaklarım, aniden topallayarak sana yaslarım omzumu, anla ama sana seni seviyorum diyemem, anla. Hadi elimi tut, gökyüzü bulutlardan düşüyor.”
Kader Çakır
Kader Çakır
Bilmem ki nedir, mızrak gibi bağrıma giren?
Sayfa 34 - Timaş
Reklam
"Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türktür, bu Bulgardır, bu Yunanlıdır. Ben vatan için öyle şeyler yaptım ki patron tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim... Neden? Çünkü bunlar Bulgarmış, ya da bilmem neymiş... Şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum, hay kahrolasıca herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır bu kötü adamdır. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk. Hepsi bir benim için. Şimdi iyi mi kötü mü yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça buna da bakmamaya başladım. Ulan ister iyi ister kötü olsun be. Hepsine acıyorum işte... Boşversem bile bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor,(...) o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek... Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz....
Annem beni bağışla.. Benim sonum iyi olmayacak.
Anne.. Ben iyi değilim. Neyi tuttuysam elimde kaldı. Atladığım her öğün için üzülen sen, ruhumdan akan kanı görsen, nasıl dayanırsın bilmem.. Anne.. Tanıdığım tek büyücü sensin. Elinden her şey gelir senin. 'Tekrar doğursan beni'. Beni tekrar çocuk yapsan. Çok üzdüler beni anne, kızsana hepsine.. Büyümüşüm ben, öyle söylüyor herkes. Öyle mi gerçekten? Dizlerin.. Başımı yaslama mesafesinin uzağında mı gerçekten? Anne.. Beni bırakma. Çok uzaklara gittim evet, ama bak döndüm. Burdayım annem. Soru da sormazsın ki sen. Anne.. Ölme sakın.. Umutsuz bile değilim artık annem. Bildiğim tek şey, her tarafım acıyor. Hatırlar mısın anne? Küçük bir çocukken ben, hikayeler anlatırdın. Hepsinin sonu iyi biterdi. (Ne olacak anne benim sonum)
Körsünüz, nasıl yazıyorsunuz.,Körler de yazı yazabilir, Kör alfabesini öğrenmeye zaman bulduğunuzu mu söylüyorsunuz,Hayır kör alfabesini bilmem, Nasıl yazıyırsunuz öyleyse, Size göstereyim elinde bir kağıt ve bir tükenmez kalemle geri döndü, Bu yazıp tamamladığım son sayfa,Göremeyiz ki dedi ilk körün karısı,Bende göremem, dedi yazar, Öyleyse nasıl yazabiliyorsunuz,kağıda bakarak, odayı kaplayan alacakarnlıkta, kağıdın üzerinde çok sıkışık,bazen de birbirinin üstüne binmiş yazılar bulunduğunu görüyordu,Dokunarak ,dedi yazar, gülümsüyordu zor değil,kağıdı yumuşakca bir zemine koyuyorsunuz, örneğin diğer kağıtların üzerine, tek yapmanız gereken oturup yazmak.
Hürriyet nedir?
Gardiyan: - "On dakika tamam," diye bağırdı. İnanmadığım için saatime baktım. Üçü bilmem kaç geçiyordu. Kaçta geldiğine dikkat etmemiştim ki... Sana kendimden bir hediye vermek istedim. Süratle ceplerimi aradım. Dolmakalemimden başka hiçbir şeyim yoktu. Onu bulduğuma ne kadar sevindiğimi burda nasıl anlatmalı. Aradaki kapıyı araladım kalemi sana uzattım. Sonra... Kanadı biraz daha açarak seni kucaklamak istedim. Sen de buna hazırlanmıştın. Bunu içimin içinden biliyordum. Gardiyan omzumu tuttu. Kapıyı hızla aramıza kapattı. Bunu hiç unutamıyorum karıcığım. Seni ancak dış kapıdan çıkarken arkandan görebildim. Hatırlıyor musun? Hâlbuki herifi bir yumrukla yere devirmek, kapıyı ardına kadar açmak ve seni bir an kucaklamak, sımsıkı bağrıma basarak yanaklarını, gözlerini, alnını ve saçlarını öpmek istemiştim. İşte hürriyet bunlardan ibarettir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.