"Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım
Tanrı gökyüzüyle boğsun beni."
Ben evlilik nedir bilmem. Affet beni Şükrü abi. Hala birine "hayat arkadaşım" diyememişliğin acısını yaşadım satırlarında. Kuyusundan bucağından sevdim sadece ben. Acı çeke çeke, belkide delice. Ama biriyle bir hayat olamadım. Birine hayatımı verip onu yolun en güzel baharında kaybetmedim de. Acını anlamaya çalıştım, ama dayanamadım. İlk kez bir kitapta bu kadar sızladı içim. Belki ben de senin gibi fazla dolmuştum içime he abi ?
Ben acını bile anlamadım zaten seni anlamak inan bizler için çok zor; ama paylaşmak kuvvet olacak.
Sen tüm insanlığın, ama en çok da kadınların özel olduğunu hissettiren mükemmel bir adamsın.
Bir Dünya kurmuşsun ki kendine, iki canınla sarılmış sarmalamışsın. Şu hayatta ki erkekler biraz olsun kadına sen gibi dokunabilseydi, sen gibi sevebilseydi ne de güzel olurdu yaşam.
Bana acılarını, bana aşkını ve direnişini öyle hissettirdin ki seni okurken arkada çalan fon müziğinin verdiği buruklukla, buğulu gözlerimin hizasında takip ettim satırlarını.
Limon çiçekleriyle Ömür hanıma sunduğun yeni evin güzelliklerin de bile onu bir kere yalnız bırakmadın.
Mezarına bir gün gidemediğin de yalnızlık dolan yüreğinden öpüyorum.
Gidip biraz yalnızlığa çekilip sizin için birde ben ağlayacağım. Kendimi tuttuğum, çenemi sıktığım ve sızlayan burnuma inat...