- "ellerin titriyor"
+ "geçer birazdan"
- "dudakların da titriyor"
+ "soğuktandır"
- "gözlerin yaşardı, iyi misin sen"
+ "nefes alamıyorum,"
- "ellerin titriyor, ellerin o kadar çok titriyor ki bir yere tutanamaya halin yok. ama şu kahrolası sigara parmaklarının arasından hiç eksik olmuyor be kızım. hastasın sen, ilacın olmadan nefes alamıyorsun ama hâlâ o zıkkımı içmeye devam ediyorsun. ne istiyorsun sen, ne"
+ "bana bir tane küllük alsana, cam olmasın ama, biliyorsun bizim evden kavga gürültü eksik olmuyor sonra kafamda kırılıyor. sen iyisi mi bana küllük ol, benim avuçlarımda yanmaktan kurtulsun"
+ "abi, ben böyle değildim ki. ben, değilim yani, biliyorsun tanıyorsun, abi noluyor bana"
- "kızım, bak sen görmediğin sevgiyi öyle sokaklarda arama boşuna bulamazsın, biliyorum aramıyorsun ama çocuksun sen daha, gençliğinin baharındasın, elbette sende sevmek sevilmek isteyeceksin bu çok normal. ama sana her tebessüm edene sen elinde çiçekle koşmayacaksın, her gözlerinin içine bakana kapılmayacaksın, her elini tutmak isteyenin yanına gidip başını omzuna yaslamayacaksın. bilmez miyim ben senin her şeye karşı dağ gibi durduğunu ama en ufak bir sevgiye oturup ağladığını. şimdi söyle bakalım, kimin kalbine erişmek istedin de duvarlarına çarpıp kırıldın"
Susuşun yıkıyor beni en zayıf yerimden
Bilmez miyim içindeki kederi
Yüzü yağmura gömülü düşüm
Böyle buğulu camlarda dalgın
Gözlerin iklimini yitirmiş iki bulut
Bulanıp durur bir uzak rüzgarla
Aykırı mevsimler içinde
Saçların saklar omuzlarındaki yükü ...
Ellerin vardı, sıcak ve masum.
Ellerin, hayal gibi, düş gibi...
O zaman talihime yardı ellerin.
Beyaz bir gecede, iki kuş gibi,
Omzuma nasıl da konardı ellerin? ..
Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir?
O değirmen altı, o zümrüt koru,
İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer,
Ya o çapkın çapkın kestanecikler! ...
Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe,
Kanardı
"Hani biri kaybolur gider de sen buna rağmen onun odasını olduğu gibi yıllarca korur bozmazsın ya... Öyle yapmışım ben..."
"Bilmez miyim? Sevgilin terk ettiğinde bazen yıllarca kalbindeki odasını boş tutarsın mesela..."
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
'Sürüyle kuş havalanıyor dengelerin içinden
Sürüyle, evet, hatırlıyorum birden
Nicedir unutmuş saymayı bile günleri
Dağılıp gitmişler her biri bir yana
Kuşlar gibi, onlar da'
"işte orada sizin o aşağılık köylüyü, o alay konusu olacak zavallı küçük balığı gördüm"-
COSTARD
bu ben miyim?
KRAL
"o hödük ve kendini bilmez herifi"-
COSTARD
ben miyim?
KRAL
"o aşağılık köleyi"-
COSTARD
hâlâ mı benden söz ediyor?
KRAL
"anımsadığım kadarıyla da adı Costard,"-
COSTARD
hah, sonunda adımı söyledi.
Harcım değilmiş evlenmek,
Kim diyor: Eşine karı diyenler,
Koca olmakla bitti sanmışlar aşkı,
Kırkımı geçeli tek korkum yalnız ölmek değil ki,
Sevdiğin kadına bakmadan öylece kalmak,
Elbet geçim zor, mutluluk piyangoda,
Bilmez miyim hovardalık etmeyi?
Dön dolaş yatak boş, mezara girer gibi her gece benim halim,
Nasılda kötü tek başına yaşamak,
Yemek, içmek, uyanmak.