Tam bir münzeviydi; onu avutacak kafa dengi tek bir arkadaşı bile yoktu - burada birisi ile hiçbirisi arasında, İsa ile hiç arasında olduğu kadar bir sonsuzluk vardır. Gerçek bir dosta sahip olanlar, yalnızlığın ne demek olduğunu bilmezler, - çevrelerinde tüm dünya onlara düşman olsa bile. - Ah, çok iyi anlıyorum, bilemezsiniz siz yalnız kalmanın
Cevherin toprak değil, pek başka bir ma’den senin.
Âh bilmezler ki üstünden geçerlerken senin,
Bin dimâğın lübbüdür her zerre hâkinden senin.
Öyle feyyâz, ey zemîn-i ma’rifet, mâyen senin:
Sâye-gâhından çıkarken rûh olur her ten senin!
İnsana hürmetin bilinmeyişi yüzünden birçok haksızlıkların hakim olduğu memleketlerde zulmün her türlüsünden, vicdansızlığın en feci eseri olan insanın, insan tarafından istismarı hadisesinin her çeşidinden usanç duyanlar, ezeli bir muammanın hallini bekler gibi, bütün insanları kurtaracak bir rejim aradılar. Bu zavallılar bilmezler ki, kendisini kullananların ah!ak yapılariyle ilgisiz olarak, her yerde ve her insanın elinde selamete götürücü bir rejim şekli yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Tıpkı bunun gibi iyi insanların elinde bile mutlaka zararlı olacak hiçbir rejim de tasavvur olu namaz. Hiçbir rejim kendiliğinden, mutlak surette ne iyidir, ne de fenadır. Esas olan onu kullanacak insanın ruh ve ahlak yapısıdır.
Yıllar geçti,ben yoruldum
Dillerde kirlendi adım
Ne uslandım, ne duruldum
Ben seni hiç unutmadım…
Takvim sonunu unuttu
Bülbül kanını unuttu
Düşman kinini unuttu
Ben seni hiç unutmadım…
Yıllar geçti,ben yoruldum
Dillerde kirlendi adım
Ne uslandım, ne duruldum
Ben seni hiç unutmadım…
Çehren gibi baktım aya
Kanadım, toprağa,suya
Dağ-taş düşerken uykuya
Ben seni hiç unutmadım…
". Birilerini özlemekten alıkoyabiliyor insan kendini, en azından hasreti görmezden gelebiliyor. Bir de hatıraları tetikleyen kendini bilmezler olmasa. Özlenen kişiyle beraber adımlanmış caddeler, onu yahut o günleri anımsatan filmler, şarkılar ve galiba en fecisi de rüyalar.."