Ah Meryem... Ah kadın olmak... Ah her şeyi hizmetkârı gibi gören erkeklerin egemen olduğu bir dünyada kadın olmak...
Diğer Hosseini kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da insanı derinden sarsan, ruhunu sızlatan bir konu ele alınmış. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından o dönem Afganistan'ının çalkantılı siyasetinden de çokça bahsedilmiş. Asıl konu ise böyle bir keşmekeşin içinde kadın olmak.
Yazar konuyu evvela Nana üzerinden anlatmaya başlar, Meryem ile derinleştirir, Leyla ile ise pekiştirir. Kitapta dikkatimi çeken bir konu da şu: Nana ve Meryem eğitim alamamış, küçük bir köyde büyümüş kadınlar fakat Leyla eğitimli, geleceği parlak bir kadın. Buna rağmen ülkelerindeki siyasi kaostan üçü de nasibini alıp aynı kaderi paylaşıyor. Neyse ki kitabın sonlarına doğru yazarın Raşit'e; Meryem ile Leyla'ya çektirdiklerinin bedelini ödetmesi, Leyla'nın kısmi mutluluğu, okurun vicdanını rahatlatır nitelikte.
Hülasa kadını hâkir gören, erkeği efendi ilan edip kadına yaptığı her zulmü alkışlayan toplumların olduğunu görmemiz ve buna karşı birlikte hareket etmemiz gerektiğini daha iyi anlamamız açısından bu kitap kesinlikle okunmalı.