Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1919
“… tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez. Binâenaleyh böyle bir nikâb-ı bâtılın arkasından vatanımız ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, kanaatler muhakkak mahkûm-ı iflâstır!”
Sayfa 789 - Sadeleştirilmiş hâli yorumda.Kitabı okuyor
Belki şehvet-perest ve hayvani nefislerin güzellerin ihtilatından şehvetlerinin isteğini yerine getirmeyi büyütüp Cenâb-ı Hakkın kerîm olan vechinin güzelliğinden yüz çe- virmeleri, tıpkı, pislik böceklerinin arkadaşını büyütüp ona ülfet vermesine ve kadınların güzel yüzlerinden yüz çevir- mesine benziyor. Binaenaleyh kalblerin çoğunun Allah'ın cemålini görmekten körleşmesi, pislik böceğinin kadınla- rın cemâlini idrak etmekten kör olmasına benzer. Zira bö- cekler asla bu, güzelliği idrak edip ona iltifat etmezler. Eğer gübre böceğinin aklı olsaydı pislikle uğraşmayı terkedip o güzel yüzlere yönelirdi. Sözünü ettiğimiz insanların da bü- nun gibi aklı olsaydı cennetin hurileri ve yeyip içecekleriyle meşgul olacağına Allah'a yönelir ve O'nun sevgisine başka hiç bir şeyi ortak etmezdi.
Reklam
Şuurî olmaksızın, senin lehine ve aleyhine çok fiiller cereyan etmektedir. O fiiller şuurî oldukları halde, şuurun taalluk etmediğinden sabit olur ki, o fiillerin fâili bir Sâni'-i Zîşuur'dur. Ne sen fâilsin ve ne senin esbabın... Binaenaleyh mâlikiyet davasından vazgeç. Kendini mehasin ve kemalâta masdar olduğunu zannetme. Ve kat'iyyen bil ki, senden sana yalnız noksan ve kusur vardır. Çünki sû'-i ihtiyarınla, sana verilen kemalâtı bile tağyir ediyorsun... (Mesnevi-i Nuriye 66)
Sayru’yu, atasagun yahut otacı yani tabip tedavi ederdi. Çorlu’yu, kam yani kâhin tedavi ederdi. Kam, İye Kila’sının ve amagat’ınm kuvvetine güvenerek, hastalığın bâisi olan cinle mücadeleye girişirdi. Ekseriya galip gelir, bazan da mağlûp olurdu. Cine mağlûp olan bir kam ya delirir, yahut hastalanırdı; hattâ bazısı ölürdü. Binaenaleyh, kamlık tehlikeli bir meslekti. Çünkü çorlarla uğraşmak, kolay bir iş değildi. Bugün çorlulara ihtinâk-ur-rahimli ve za’if-ür-rûh (psychasthenique) namları veriliyor. Nevrozları ve nevropatileri, bugün bile, alelâde tabipler değil, tedâvî bi-r-rûh ile uğraşan ruh tabipleri tedavi ediyor. Demek ki bunlar kamların ve şeyhlerin halefleridir.
Ev kadını, evi temiz tutmakla mükelleftir. Ve illâ, periyi gücendirmiş olur. Türk kadının iyi ev müdiresi olması, bundandır. Ev perisi isrâfın da düşmanı, çocuk terbiyesinin de nigehbânıdır. Hülâsa, aile ahlâkı, kuvve-i müeyyidesini, ev perisinden alır. Evlerin taarruzdan masûniyetini temin eden de ev perisidir. Hırsız, eşikten giremez; çünkü eşik, onu çarpar. Evin pencereleri de, eşiklidir; binâenaleyh, onlar da tekin değildir.
İslam'da Allah'ın dışındaki bütün canlılar kuldur. Binaenaleyh insan, kendisine verilen güce dayanarak bu güçten mahrum olan diğer kulları ezemez. Şehirlerin diğer sakinleri olan kediler, köpekleri ve kuşları da düşünerek onların yemeleri, içmeleri ve barınmaları için imkânlar hazırlar. Osmanlı İstanbul'u için denilir ki, İstanbul'daki Müslim, gayr-ı Müslim mahallelerini, mahalleye girdiğinizde kedi ve köpeklerin davranışlarından anlarsınız. Çünkü Müslüman mahallesinin kedi ve köpekleri insandan kaçmaz, gayr-ı Müslim mahallelerinin kedi ve köpekleri ise kendilerini koruyabilmek için sağa sola koşuşurlardı.
Reklam
Sefine-i arz süratle yürürken, dünyanın gayr-ı meşru lezzetlerine uzatılan ellere zehirli dikenlerin batacağı düşünülsün. Binaenaleyh o zehirli dünya oklarına bakıp el uzatma. Firakın elemi, telaki lezzetinden ağırdır.
Sayfa 109
Lâ Tahzen! İnnallâhe Meâna
Peygamberlik, beşeriyet için en yüksek mevkiidir. Lakin âhır zaman Nebiisinden sonra o kapı bütün insanlara kapanmıştır. ne kalmış ondan sonra? ; insanların yükselebileceği en yüce mevkii şehadettir. eğer sana hak yolunda olduğun için, hak yolunda olmam dolayısıyla duyulan gayz ölüm getirirse; hayatının en büyük saadeti o olur. binaenaleyh kimse sana zarar veremez. sen hayatını mematını Allah'ın rızası için, Onun Emri Galip Gelmesi İçin Yaşamaya Karar Ver de KORKMA!..
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
Ey nefs-i emmarem!
Binaenaleyh o zehirli dünya oklarına bakıp el uzatma. Firakın elemi, telaki lezzetinden ağırdır...
Chung - hang Yüeh, Çinli Sefir
Eğer, Türkler yalnız muharebe ile meşgul iseler bu, milletin selâmet ve sadeti içindir. İhtiyarlar ve zayıflıktan dolayı harbe gidemeyenler yaşamak levazımına malik bulunurlar ve düşmana karşı emin bir vaziyettedirler. Baba ile evlâtlar karşılıklı olarak birbirini tutarlar. Binaenaleyh, Türkleri ihtiyarlara hakaret etmekle itham etmek haksızdır.
Reklam
Şiir bütün hususiyeti edasında olan bir söz sanatıdır. Yani tamamiyle mânadan ibarettir. Mâna insanın beş duygusuna değil, kafasına hitabeder. Binaenaleyh doğrudan doğruya insan ruhiyatına hitabeden ve bütün kıymeti mânasında olan hakiki şiir unsurunun musiki gibi, bilmem ne gibi tâlî hokkabazlıklar yüzünden dikkatimizden kaçacağını da hatırdan çıkarmamalı. Tiyatro için çok daha lüzumlu olan dekora itiraz ediyorlar da, şiirdeki musikîye itiraz etmiyorlar.
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
" Halbuki Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evlâdır! Binaenaleyh, ya istiklal ya ölüm.. "
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Vicdan, Dinin yerini tutabilir mi ?
İyi vicdana sahib olabilmek için iyi bir din terbiyesi almış, ahlâkan çok yükselmiş, terbiyeli muhitlerde yaşamış olmak lâzımdır. Binâenaleyh, yalnız başına vicdân, insana, ne gaye-i hilkatını bildirir, ne gideceği yolu gösterebilir, ne de hayır ve şerri ayırdedebilir. Aynı zamanda hak ve vazîfenin, hayır ve fazîletin kâfi derecede ne mi'yârı, ne de kuvve-i te'yîdiyesi olamaz. Vicdân, dalâlete düşmemek ve yolunu şaşırmamak için kendisine yol gösterecek bir rehbere muhtaçtır ki, o da Vahy-i İlâhî'dir; Din'dir. Hakiki bir din terbiyesi almış, bu terbiyeden az çok istifade etmiş insanların vicdanlarıdır ki, kendilerini tamâmen fenâlıktan alıkoyarak fazilet yoluna sevkedebilir.
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.